Doktordan Doktora Şiddet Araştırması

  07.11.2013   2686 okunma   
Diyarbakır Özel Bağlar Hastanesi'nde görevli göz hastalıkları uzmanı Op. Dr. Lokman Balyen, anket çalışması yaparak doktor ve sağlık çalışanlarına yönelik yapılan şiddet olaylarını araştırdı.

Op. Dr. Lokman Balyen, bu kez kendi meslektaşlarına yönelik yapılan saldırılarla ilgili bir anket çalışması yaptı. Op. Dr. Balyen, bin kişi üzerinde yaptığı araştırmada hasta ve hasta yakınlarının yüzde 95'inin sağlık çalışanlarına yapılan saldırıları kınadığını belirtirken, yüzde 5'inin ise çekimser kaldığını ifade etti. Op. Dr. Balyen, "Bay veya bayan doktorun teşhisiyle tedavi üzerinde farklı bir etkisi var mı?" sorusuna hasta ve hasta yakınlarının yüzde 85'i etkisinin olmadığını, yüzde 10'unun etkisi olduğunu, yüzde 5'inin çekimser olduğunu söyledi. "Sağlık çalışanlarının sizlere davranışı teşhis ve tedavide etkisi var mı?" sorusuna yüzde 85 etkili olduğunu, yüzde 10'u etkin olmadığını belirtirken, yüzde 5'i de kararsız kaldığını belirtti" dedi.

Op. Dr. Lokman Balyen, anketten yola çıkarak, doktor, savcı, hakim, çiftçi, köylü, muhtar, sekreter, vatandaşlar dahil bir çok kesimle görüşmeler yaparak bu şiddetin neden kaynaklandığını araştırdığını kaydetti. Op. Dr. Balyen şunları söyledi:

"Genel olarak suçun ve şiddetin temelinde, sosyolojik, psikolojik, biyolojik, antropolojik, ekonomik, kültürel, siyasal ve çevresel faktörler önemli rol oynamaktadır. Poliklinikler, acil servisleri, yoğun bakım servisleri ve ameliyathane çalışanları dahi sözlü veya fiziksel şiddete maruz kalabilmektedir. Savaşta bile doktorlara ve sağlık çalışanlarına, yaptıkları işin insanlık boyutu gereği saygı duyulmakta ve bu algıyla korunmaktadırlar. Bu bağlamda doktor ve sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin utanç verici bir durum olduğu ve hatta bir insanlık suçu olarak kabul edilebileceği açıktır. Beklenildiğinin aksine genellikle doktor ve sağlık personellerine karşı fiziksel ve sözlü şiddet gösterenler, eğitim düzeyi yüksek, sosyoekonomik anlamda üst sınıflarda bulunan kişilerden oluşmaktadır. Doktora yönelen şiddetin faili bazen bir kaymakam bazen milletvekili dahi olabilmektedir. Bu noktada sosyal alanda oluşacak bir kınama reaksiyonunun ne derece önem arz edeceği açıktır. Sözü geçen sorunların yanı sıra sağlık sistemine ilişkin, sağlık çalışanlarını daha da sıkıntıya sokacak ve hizmet kalitesini düşürecek bir iddiayla şüphe altındadır. İddiaya göre, Sağlık Bakanlığı'nın gözlemci dediği, ajan hastalar, hastane ve doktorları gözlemleyecek ve denetleyecektir. Bu iddia içerisinde bulunabilecek en ufak bir gerçeklik payı dahi kabul edilir bir tutum değildir. Doktorların her zaman birileri tarafından gözetleniyor algısı ve psikolojisi, doktorları verimli, etkili ve yaratıcı çalışmaktan uzaklaştıracaktır. Ayrıca bu durum mesleki ahlaka, insan temel hak ve özgürlüğüne ve hayatın olağan akışına aykırıdır. Bu bağlamda eşitlik ve adaletten utkusu amaçlanıyorsa savcılar, hakimler, müdürler, amirler, öğretmenler, imamlar, memurlar, askerler ve polisler yani herkesin gözetlenmesi ve denetlenmesi gerekir."

Op. Dr. Lokman Balyen, doktora ve sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin sebeplerini ise şöyle sıraladı:

"Hastaların yoğunluğu, bu yoğunluğu tolere edebilecek yeterli sayıda doktorun bulunmaması ve kısıtlanan süre içerisinde teşhis ve tedavi için yeterli zamanın kalmaması, bütün bunlardan ötürü doktorların çok çalışması, hasta veya hasta yakınlarının doktordan illegal talepleri, hasta olmayan ve sağlık kurumuna gelmeyen birine tedavi ya da rapor düzenlemek istemesi önemli faktörler. Bunun yanında hasta veya hasta yakınlarının mevcut zaman sorunundan ötürü yeterli ilgi görmedikleri algısı, özellikle acil servislerde hasta ve hasta yakınlarının hastalığın niteliğiyle ilgili yeterli bilgiye sahip olmamasından veya yoğunluktan kaynaklanan bekletildikleri algısı önemli boyutta. Hastalar, doktorları muhteşem varlıklar olarak görerek, olağanüstü ve mucizevi şeylere kadir olduklarına dair yanlış algıda bulunuyor. Doktor - sağlık çalışanları ve hasta-hasta yakınları arasında sağlıklı diyalog ve iletişim yok. Gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkelerde, hızlı gelişim, değişimin olması ve toplumun ayak uydurmaması da ne yazık ki vatandaşlarımızda görülmekte."

Doktor ve sağlık çalışanlarına yönelik saldırıları önlemek için gerekli hukuksal düzenlemelerle caydırıcı önlemlerin alınması gerektiğini aktaran Op. Dr. Balyen, "Bu amaçla Sağlık Bakanlığı acilen İçişleri Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı ile işbirliğine girmelidir. Planlı, projeli ve sistemli protokoller hazırlanıp ivedilikle hayata geçirilmesi. Toplumun hasta haklarına gösterdiği özeni doktor haklarına da göstermesi, hastaneler ve polikliniklerin fiziki şartlarının değiştirilmesi, hastaneler ve polikliniklerin daha güvenli yerler haline getirilmesi, 'Alo 184' gibi çokça istismar edilen çağrı merkezinin gözden geçirilerek revize edilmesi gerekir. Doktorun muhteşem ve mucizevi özelliklere sahip olmadığının ya da başımıza gelen hastalıkların ya da kazaların müsebbibi olmadığının, onun da bir insan olduğu gerçeğinin idrak edilmesi ve bu algının sosyalleştirilmesi sağlanmalıdır. Hastanelerdeki ve polikliniklerdeki imkansızlıkların doktora mal edilmemesi gerekir. Yoğun çalışmaya rağmen problemler, eksiklikler ve kusurlar olabileceği ve bunun karşılığının hiçbir zaman şiddet olmaması gerektiği algısının yaygınlaştırılması lazım. Hukuk, sosyal ve demokrat devlet anlayışının hakim kılınması için çalışmalar yürütülmelidir. Bütün bunların destekçisi olarak da kitle iletişim araçlarının doğru bilgiyi paylaşarak yönlendirici ve destekleyici olması gerekmektedir" diye konuştu.


Kaynak: haberler.com / 02.11.2013