Kasım ayında en az 190, yılın ilk on bir ayında ise en az 1816 işçi yaşamını yitirdi

  09.12.2016   1437 okunma   

Ekmeğimizi kazanırken hayatımızı kaybetmek istemiyoruz...

Kasım ayında en az 190, yılın ilk on bir ayında ise en az 1816 işçi yaşamını yitirdi

 
 
Raporumuza Şirvan’da bakır madeninde şev kayması sonucu yitirdiğimiz işçilerimizi ve Aladağ’da yurt yangınında kaybettiğimiz çocuklarımızı saygıyla anarak başlamak istiyoruz. İki katliamın nedenleri ile ilgili olarak sendikalarımız ve meslek odalarımız gerekli açıklamaları yaptılar. Bizlere düşen görev ise bu süreçlerin takipçisi olmak ve sağlıklı, güvenli yaşam koşullarının oluşturulması mücadelesini devam ettirmek, yükseltmek...
 
***
 
Yarın (6 Aralık) asgari ücret görüşmeleri başlıyor. Hükümet kanadından 1400 TL ila 1450 TL civarında bir sayı belirtilirken, Türk-İş 1600 TL talebinde bulundu. Hak-İş’e bağlı bazı sendikalardan da Türk-İş’in bu talebine destek geldi. DİSK ise asgari ücretin 2000 TL olması gerektiği açıklamasını yaptı.
 
Diğer yandan 28 Kasım’da Türk-İş Araştırma Dairesi yıllardır olduğu gibi açlık ve yoksulluk sınırlarını açıkladı. Buna göre 4 kişilik bir ailenin aylık açlık sınırı 1417 TL, yoksulluk sınırı ise 4615 TL olarak gerçekleşti. Türk-İş bu araştırmada yine bir kişinin aylık geçim maliyetini 1750 TL olarak belirledi.
 
Türk-İş’in bu araştırması üzerinden özellikle İstanbul gibi metropollerde kirada olan bir ailenin asgari ücret ile ya da artırılması öngörülen miktarlarla nasıl geçineceğini siz hesaplayın. Doların başını alıp gitmesi, ÖTV, gıda ve ulaşım zamlarını da unutmayalım.
 
Bazı köşeyazarları ülkemizde milli gelirin ve ücretlerin arttığını ve sendikaların ücret talepleri eksenli olarak varolmaması gerektiğini, bu yüzden sendikaların eridiğini İSİG gibi farklı alanlarda da faaliyet gösterirse başarılı olabileceklerini savunuyor. Doğrudur, salt ücret sendikacılığı doğru değildir. İşçilerin yaşam hakkından sosyal ve siyasal taleplerini de içeren bir emek hareketi oluşturmak zaruridir. Ancak bu ücret talebini geçersiz kılmaz. Özellikle böyle diyerek işçilerin geçinemediği ve milli gelirin düştüğü gerçeğinin üzeri saklanamaz (TÜİK’in milli gelir hesaplama kriterleri Aralık ayında değişiyor. Ama güneş balçıkla sıvanmaz).
 
Geçtiğimiz dönem uzunca bir süre “Asgaride Yaşayanlar” diye bir rapor hazırlamıştık. Burada gördük ki işçi aileleri geçinemiyor. Ailelerde erkek dışında kadın, yaşlı ve hatta çocuklar da çalışıyor. Çalışma koşulları sigortasız ya da çok kötü koşulları kabul ederek gerçekleşebiliyor. Yine sosyal yardımlar ücret dışında önemli bir girdiyi oluşturuyor. Sosyal yardımlar olmaksızın aileler geçinemiyor.
 
Diğer yandan asgari ücret ortalama ücret olmak üzere. Örneğin geçen ay konuştuğumuz Ford Otosan’ın 4-5 yıllık genç işçilerinin ücretleri 1600 TL civarında. Eğer metal sektöründe çalışıyorsanız, çalıştığınız fabrika da Türkiye’nin hatırı sayılır bir firmasıysa ve buna rağmen 1600 TL alıyorsanız bu durum Türkiye’nin aynası gibidir.
 
Asgari ücret ülkemizdeki en büyük toplu sözleşmedir ve yukarıda saydığımız nedenlerden dolayı emekçiler olarak bu sürece dahil olmalıyız. Ve yine eklemeliyiz asgari ücret mücadelesi ile işçi sağlığı iş güvenliği mücadelesi birbirinden ayrı ele alınamaz. 
 
***
 
İşçiler olarak ise gündelik yaşamımızın her hali OHAL. Basında hak ettiği kadar yer bulmayan somut bir örnek vermek istiyoruz...
 
Birleşik Metal-İş ile EMİS arasında süren toplu sözleşme sürecinde önemli bir yerde duran General Electric ve Schneider fabrikalarının bulunduğu Gebze’de, süreç hakkında yapılmak istenen toplantıya OHAL yasağı gerekçe gösterilerek izin verilmedi.
 
Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze Şubesi’nin 12 Kasım’da Zümrüt Düğün Salonu’nda gerçekleştirmek istediği toplantı için Gebze Kaymakamlığı’na yaptığı başvuru, Kocaeli Valiliği’nin 4 Kasım tarihinde il geneli için duyurduğu OHAL yasağı ile gerekçelendirildi:
 
“Terör örgütlerinin planlarının bertaraf edilmesi, tesis olunan huzur ortamı ile Milli Güvenlik ve Kamu düzeninin bozulmaması, Cumhuriyetin temel nitelikleri, devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğü, başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla; Devlet Kurum ve Kuruluşlarının program ve etkinlikleri, resmi bayram, resmi anma günleri, resmi mahalli kurtuluş günleri, resmi tören ve kutlamalar ile bu kurumların düzenleyeceği gelenek veya göreneklere göre yapacakları programlar, spor faaliyetleri ile bilimsel, ticari ve ekonomik amaçlarla yapılan toplantılar hariç olmak üzere; 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun 17. Maddesi, 5442 sayılı İl İdaresi Kanunun 11/C maddesi ve 2935 sayılı Olağanüstü Hal Kanununun 11/m maddesine istinaden ilimiz genelinde her türlü ‘Açık ve kapalı toplantı, gösteri yürüyüşü, basın açıklaması, çadır kurma, stant açma vb.’ eylem ve etkinliklerin, 05.11.2016-31.12.2016 tarihleri arasında il genelinde, Valilik Makamının 04.11.2016 tarih ve 2016/2214 sayılı kararı ile yasaklandığından toplantı talebiniz olumlu değerlendirilmemektedir.”
 
Bir sendikanın TİS süreci ile ilgili olarak yapmak istediği bilgilendirme neden engellenir ki? Türkiye’de artık sendikal faaliyet devletin bütünlüğüne dönük terör faaliyeti kapsamında mı değerlendiriliyor? 
 
Buna benzer birçok örnek ülkemizde yaşanıyor. Yine geçen raporlarımızda belirttiğimiz üzere kiralık işçilik gibi birçok işçi karşıtı uygulama hayata geçirildi. Sırada kıdem tazminatı var...
 
Hani OHAL 12 Eylül gibi değildi...
 
***
 
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi olarak bir hatırlatma yapmamız gerekiyor. Basın emekçilerinden, işçilerden, hekimlerden, mühendislerden, işçi ailelerinden her gün geçmişe dönük olarak da iş cinayetleri bilgileri alıyoruz. Bütün bilgiler sürekli olarak bir değerlendirilme sürecine tabi tutuluyor. İnternet sitemizden ulaştığınız geçmişe dönük raporlarımız ise çıktığı andaki bilgilerle kalıyor. Bu yüzden en son raporlarımızı güncel olarak değerlendirmenizi istiyoruz. Yine internet sitemizde ana sayfaya yıllık iş cinayetleri raporlarını grafiklerini yenileyerek ekledik, ulaşabilirsiniz...
 
 
2016 yılının ilk on bir ayında yaşanan iş cinayetleri şöyle:
 
Ocak ayında en az 119 işçi,
Şubat ayında en az 144 işçi,
Mart ayında en az 160 işçi,
Nisan ayında en az 172 işçi, 
Mayıs ayında en az 127 işçi, 
Haziran ayında en az 210 işçi,
Temmuz ayında en az 169 işçi,
Ağustos ayında ise en az 206 işçi,
Eylül ayında en az 150 işçi,
Ekim ayında en az 169 işçi,
Kasım ayında ise en az 190 işçi yaşamını yitirdi.
 
2016 yılının ilk on bir ayında iş cinayetleri sonucu en az 1816 işçi kardeşimiz aramızdan ayrıldı. 
 
Grafikte dikkat edilmesi gereken bir husus var. OHAL ilan edilen 21 Temmuz tarihine kadar iş cinayetlerini mavi renkte, OHAL ilanı sonrası olan iş cinayetlerini ise kırmızı renkte gösterdik. Gerçek olan somuttur. OHAL ilanına kadar ayda ortalama 154 iş cinayeti gerçekleşiyorken bu sayı 177’ye çıktı. Zaten kötü olan İSİG koşulları daha da kötüleşti. OHAL ilanı ile beraber iş cinayetleri yüzde 15 artış gösterdi. 
 
İşte bu yüzden “OHAL kaldırılsın” diyoruz...
 
 
6331 Sayılı İSG Yasası’nın uygulanmaya başlandığı 2013 yılından bugüne Kasım ayında yaşanan iş cinayetlerine bakarsak;
 
2013 yılının Kasım ayında en az 129 işçi,
2014 yılının Kasım ayında en az 137 işçi,
2015 yılının Kasım ayında en az 130 işçi,
2016 yılının Kasım ayında ise en az 190 işçi yaşamını yitirdi...
 
Zaten durum işçi sağlığı ve iş güvenliği açısından hiç iyi değildi. Ancak gelinen nokta vahim. Bu yıl Kasım ayında geçmiş üç yıla göre iş cinayetlerinde yüzde 45 civarında bir artış meydana geldi. Bunun temel nedeni de yukarıda belirttiğimiz üzere OHAL’dir...
 
 
Kasım ayında yaşamını yitiren 190 emekçinin 166’sı işçi, memur statüsünde çalışan ücretlilerden; 16’sı çiftçilerden/küçük toprak sahiplerinden ve 8’i esnaflardan olmak üzere 24’ü kendi nam ve hesabına çalışanlardan oluşuyor... 
 
 
Kasım ayında iş cinayetlerinin yüzde 80’i altı işkolunda gerçekleşti: İnşaat, taşımacılık, tarım, maden, ticaret ve belediye... Türkiye’de İSİG alanında bir adım atılmak isteniyorsa bu işkollarından başlamak gerekiyor (Tabi metal, enerji ve kimyayı da ekleyelim)
 
Mevsimsel olarak tarım sektöründe ölümler azalmaya devam ediyor. Diğer yandan geçmişte olduğu gibi artık inşaatlar mevsimsel olarak düşünülmüyor. Ama özellikle dışarıda çalışma gibi durumlarda hava koşulları iş cinayetlerine davetiye çıkarıyor. Yine Şirvan’da Ciner’in madeninde yaşanan katliam Soma’yı, Ermenek’i hatırlatıyor...
 
 
İş cinayetlerinin nedenlerine baktığımızda aylar sonra trafik/servis kazaları ikinci sıraya düştü. Ezilme/göçük ile düşmelerde ciddi oranda artış var. Yine kalp krizi/beyin kanaması ve silahlı şiddet nedenli ölümlere dikkat çekmek istiyoruz. Bu yıla düşük oranlı nedenler oldukları için grafikte yer vermediğimiz bu nedenlerde hızlı bir artış var. Aşırı-yoğun-fazla çalışma nedenli ani ölümler ve sorunları diyalog ya da hukuk yoluyla değil şiddet yoluyla çözmek olağanlaşıyor...
 
 
 
Kasım ayında Türkiye’nin 56 şehrinde iş cinayetlerinde işçi kardeşlerimizi yitirdik. Toplu katliamların yaşandığı Siirt ve Adana  ilk sıralarda yer alırken uzun bir süreden sonra İstanbul daha gerilerde yer aldı...
 
17 ölüm Siirt’te; 11 ölüm Adana’da; 9’ar ölüm Antalya ve İzmir’de; 7’şer ölüm Bursa, İstanbul ve Kocaeli’nde; 6’şar ölüm Eskişehir, Sivas ve Tekirdağ’da; 5’er ölüm Denizli, Diyarbakır, Kahramanmaraş, Konya ve Samsun’da; 4’er ölüm Ankara, Gaziantep, Manisa, Ordu ve Sakarya’da; 3’er ölüm Aydın, Kayseri, Kütahya, Mersin, Muğla ve Yalova’da; 2’şer ölüm Afyon, Batman, Burdur, Çorum, Erzurum, Isparta, Karaman, Kastamonu, Malatya, Nevşehir, Rize ve Şanlıurfa’da; 1’er ölüm ise Adıyaman, Balıkesir, Bartın, Bilecik, Bingöl, Bolu, Düzce, Erzincan, Karabük, Kars, Kırklareli, Kırşehir, Konya, Niğde, Osmaniye, Trabzon, Uşak ve Zonguldak’ta yaşandı...
 
 
Hayatımızı kazanırken kaybetmemek için...
Çalıştığımız her mekanda; fabrikada, tarlada, ofiste vb. can güvenliğimiz için...
Mücadeleye...
 
 
2016 / Kasım ayında iş cinayetlerinde yaşamını yitiren Yavuz Lazut, Süleyman Çertel, Hasan Tepecik, Mehmet Kurtaran, İbrahim Doğan, Abdül Kuddüs Nazar Mehmet, İsmet Aydın, Mehmet B., Gürcan Tanış, Ayşer Çing, Murat Görmüş, Kenan Kormaz, M.A.Y., Elvan Urhan, Şahabettin Oman, Aslan Şahin, Ali Sait Aydoğan, Gülcan Yıldırım, Turkay Bahtiyar, Yunus Çelebi, A.A., İhsan Şen, Aziz Uysal, Bayram Yılmaz, Mehmet Aslan, Sadi İçtem, Ahmet Akcan, Marvan Quays Saad, Muharrem Samtaş, Nihat Kaytaz, Sakin Döner, Bekir Murat, Mustafa Sarı, Savaş Kızılkan, Kerem Arat, Murat Ant, İbrahim Kılınç, Mehmet Kasim Tari, Mehmet Şefik Tuncer, Sedat Bulut, Abdurrahman Sönmezsoy, Reşit Can, Halil Başer, Mahmut Batumak, Bedrettin Caylı, Nusret Beyazalma, Yavuz Yıldız, İsmail Tekin, Abdulbaki Aydın, Ercan Açar, Hakan Erturgut, Gökşen Bütüner, Fatih Durak, Latif Demir, İlhan Bayramoğlu, Taner Demirel, Safiye Yılmaz, Habibe Aydın, Sevil Şahin, Hakan Abakay, Mustafa Canbaz, Abdülkadir Adın, Recep Taştan, Ahmet Güney, Bekir Alkış, Mustafa Keser, Kadir Kırbaşçı, Ramazan Karadağ, Ali Doğanyiğit, Ahmet Onur, Ender Özkan, Tamer Şimşekyılmaz, Seval Şahin, Bayram Akgül, Avni Öztürk, Hüseyin Baygın, Ali Sevan, Kemalettin Kibar, Mustafa Turan, Nail Yılmaz, Hamdi Mutlu, Şefik Can, Erdal Yıldırım, Ozan ., Halil Öztürk, Ali Çap, Önder Deniz, Yalçın Boy, Necmettin Dinç, Zıaurrahman Zıaozbe, Hidayet K., Bekir Gökdere, Abdulkadir Aftel, Ömer Coşkun, Abuzer Dalkıran, Siyami Güner, Bekir Canpolat, Mehmet Berk, İzzet Özçelik, Sümmani Kocaoğlu, Mehmet Çordan, Mehmet Emin Tekin, Musa Bakkaloğlu, Akif Sariboğa, Mehmet Böleç, Murat Hamarat, Onur Ekiz, Erdem Arıkan, Mehmet İncesu, Ekrem Alakaş, Himmet Övey, Rıza Menteşe, Ömer Yonca, Mahşuk Yonca, Selahattin Akdemir, Fehmi Meniz, Bessam El Musa, Emin Kabataş, Orhan Sertkaya, Haşim Küçük, Yaser Hikmet, Ali Timur, Fatih Küçük, Özkan Ölmez, Ahmet Tuzcu, Hasan Zelkan, Hakan Çiftçi, Mesut Ölmez, Fikret Tunalı, Halil Demir, Mahmut Gürevin, Ramazan Darar, Ahmet Uzun, İlvan Çeçen, İbrahim Olgun, Tamer Yapar, Çağrı Koçtürk, Turgay Ceylan, Hüseyin Hüsnü Atalay, Muharrem Durmuş, Halil Demir, Mustafa Alkan, Rıdvan Erol, Gökhan Kara, Hakkı Kezer, Gökhan Kaya, Temel Yıldırım, Mehmet Kızılbent, Gökhan Koçman, Recep Taşpınar, Levent Mergen, Nufel Şimşek, Ahmet Güleç, Hava Bilir, Ulaş Bağatır, Ferhat Aydın, Hasan Arslan, Muhammet Tiyek, Hanım Dudu Vardar, Kervin Martin Pinerua Urbina, Hakkı Gökdemir, Soner Aksüt, Süleyman Bozkurt, Türkay Korkmaz, Fatih Havuz, Sadık Kartal, Murat Seyhan Karadeniz, Lokman Bakır, Durmuş Erdoğan, Gökhan Aygül, Sami Birici, Öztürk Aytekin, Oğuzkan Dere, Orhan Bilekli, Ahmet Şaşmaz, Mustafa Özkan, Adem Yıldırım, Adem Çakır, Dursun Uzun, Ayşe Akyol, Kadir Kılıçalp, Bayram Güzel ve ismini öğrenemediğimiz sekiz işçiyi saygıyla anıyoruz!
 
İletişim
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi