Sağlıkçılara Karşı Şiddet - Dr. Osman Elbek

  25.04.2012   4214 okunma   

Dünya Sağlık Örgütü şiddeti "Kişinin kendisine ya da başka birisine, bir gruba ya da topluma karşı fiziksel gücünü istemli olarak kullanması ya da tehdit etmesi" olarak tanımlıyor.

Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ise, "belirli bir zarar veya yaralanmaya yol açan, önceden planlanmamış beklenmedik olayı" iş kazası olarak tanımlamaktadır. İşyerinde yaşanan şiddet olayları iş kazası kapsamında değerlendiriliyor.

 

Şiddetle ilişkili faktörler

Literatür verileri sağlık çalışanlarının şiddete uğrama riskinin diğer meslek gruplarına göre çok daha yüksek olduğuna işaret eder.

Örneğin Finlandiya'da yapılan bir çalışmada, psikiyatri hemşirelerinin, hapishane gardiyanları ve polislerin ardından en çok şiddete maruz kalan üçüncü meslek grubu olduğu gösteriliyor.

Benzer biçimde acil servis çalışanlarının da sağlık çalışanları arasında en fazla şiddete uğrayan grup olduğu dikkati çekiyor. Türkiye'de yapılan çalışmalar da, sağlık hizmeti alanında şiddetin son yıllarda giderek yaygınlaştığı yönündedir.
Sağlık çalışanlarına yönelen şiddetin ekip uyumu ve sağlık biriminin yönetici desteği ile negatif, hasta sayısı ile pozitif ilişki olduğu bilinir.

Öte yandan veriler şiddetin en fazla mesai saatleri içerisinde yaşandığına işaret ediyor. Ayrıca kadınlar şiddete uğrama açısından dezavantajlı konumdadır.

Benzer biçimde birinci basamakta, acil serviste ve kamu hastanelerinde çalışma da şiddete uğrama ihtimalini artıyor. İlaç alma, alkol alışkanlığı ve uzun süre bekleme hasta ve hasta yakınlarından kaynaklanan şiddet riskini arttıran diğer etmenlerdir.

Ne üzücüdür ki, her beş çalışandan ancak birisi mesleki riskler konusunda eğitim alıyor.  Ancak korkutucu bu tablo karşısında dahi sağlık çalışanları, kendilerine yönelen bu travmada sıklıkla yalnız kalır, çoğunlukla olayları rapor etmez, rapor edilen durumlarda ise idari yapılar hemen daima hastayı sağlık biriminden uzaklaştırarak olayı kapatmaya çalışır.


İngiltere Tabip Örgütü'nün Ocak 2008'de yayınladığı bir çalışmada; şiddete uğrayan hekimlerin yüzde 52'sinin olay sonrasında hiçbir girişimde bulunmadığı görülüyor.

Benzer biçimde Gaziantep-Kilis Tabip Odası'nın yaptığı başka bir çalışmada da benzer bir suskunluk halinin Türkiye'de de yaşandığına ve hekimlerin yüzde 62'sinin kendisine karşı yönelen şiddet eylemi hakkında herhangi bir şikâyette bulunmadıklarına işaret ediyor.

Çalışma, az sayıdaki şikâyetin yaklaşık yarısı hakkında da herhangi bir işlem yapılmadığına ya da uzlaştırılmaya gidilerek sorunun "çözüldüğüne" dikkat çekerek suskunluğun asıl nedenini de ortaya koyuyor.

Öte yandan sağlık çalışanlarında yaşanan tükenmenin de şiddet iklimine katkı sunduğu açıktır. Maslach tükenmeyi "kişinin özgül anlamı ve amacından uzaklaşması ve hizmet götürdüğü insanlarla gerçekten ilgilenemiyor olması" şeklinde tanımlıyor.


Halsizlik, yorgunluk, güçsüzlük, takatsizlik, özgüven ve coşkunun azalması/yitimi ile karakterize "duygusal tükenme"; hizmet sunduğu kişilere karşı olumsuz davranışlarla karakterize "duyarsızlaşma" ve iş gereği karşılaşılan insanlarla ilişkilerdeki yetersizlik duygusunda artış ile karakterize "bireysel becerilerde azalma" tükenmişliğin yapısını oluşturuyor.

Özetle hem hekimlerin hem de hastaların içinde yaşadığı mevcut ekonomik ve toplumsal koşulların yarattığı sosyal psikoloji, karşılıklı tahammülsüzlüğü, empati ve tolerans yitimine neden olmakta ve gündelik hayatta varolmak için bencilce rekabeti "olumlu" bir değer olarak kodluyor.

Böylesi bir ortamda, sağlık çalışanları ve hastaların birbirleriyle olumsuz etkileşimlere girmesi ve mevcut olumsuz etkileşimlerin bir süre sonra şiddete dönüşmesi ise neden değil, aksine sonuç olarak karşımıza çıkmaktadır.

Öneriler

* Toplumda şiddetin son yıllarda yaygınlaştığı konusunda genel bir kabul herkes tarafından paylaşılıyor. Dünyada yaşanan bölgesel ölçekli çatışma ve savaş, ülkemizde yaşanan gerilim ve çatışma ortamı, gelir dağılımında yaşanan derin eşitsizlik, yoksullaşma, istihdam sorunları, büyük kentlerdeki suç oranlarında artış gibi birçok etkenin bileşimi olarak yaygınlaşan şiddet ortamı gündelik hayatın birçok alanını etkiliyor.

Bu nedenle ivedilikle Türkiye'de barıştan yana tutum alan ve her soruna barışçıl çözümler arayan sivil bir kültürün yaygınlaştırılması gerekiyor.

* Gelir dağılım adaletsizliği ve eğitim eşitsizliği ile şiddet arasında yakın ilişki vardır. Bu nedenle Türkiye'deki eğitim ve ekonomik sorunların çözümlenmesi hayatidir.

Bu yaklaşım ışığında, eğitim ve ekonomik eşitsizliklerin giderilebileceği veya en azından azaltılabileceği ekonomik ve sosyal politikaların oluşturulması gerekiyor. Hiç kuşku yok ki, hayata geçirilecek bu politikalar, bugüne kadar yurttaş onuruna yakışır bir yaşam sürmek için gereken eğitim ve ekonomik haklara ulaşamayan dışlanmış kesimleri öncelikle hedeflemelidir.

* Sağlık çalışanlarına yönelen şiddet eylemlerini önlemenin en etkin yollarından birisi ülkedeki siyasi otoritenin mevcut eylemlere karşı "sıfır tolerans" göstermesidir. Bu kapsamda sağlık çalışanlarına yönelen şiddeti önlemek için sağlık otoritesinin hekimleri hedef göstermemesi, sağlık alanında yaşanan sorunların sorumluları olarak sağlık çalışanlarını iddia etmemesi, aksine onların güvenliği sağlaması ve eylemler vuku bulduğunda da etkin cezai yaptırımlar uygulaması gereklidir.

Bu başlık altında Türk Tabipleri Birliği'nin hazırladığı ceza yasası taslağının ivedilikle Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin gündemine alınması gereklidir.

* Sağlık birimlerinde hekim/sağlık çalışanı ile hasta/hasta yakını arasında yaşanacak olası gerilimleri önleyecek mekânsal ve diğer önlemeler ivedilikle hayata geçirilmelidir. Bu önlemler arasında sayılabilecek kimi uygulamalar:

- Sağlık birimlerinin risk analizlerinin yapılması
- Sağlık çalışanlarına yönelen şiddetin kayıt altına alınabileceği, talep edenlere danışmanlık hizmetinin verileceği, 24 saat süreyle hizmet veren ücretsiz telefon ve sanal hat kurulmalı
- Alkol, ilaç ve madde bağımlılarının özel polikliniklerde hizmet sunulması
- Tüm bürokratik hasta işlemlerinin hasta ve hasta yakınlarının uhdesinden alınması
- Muayene, tetkik ve tedavi hizmetlerinde randevulu hizmet sunumu
- Birimlerde "Kırmızı Kod" butonu ve diafonun olması



Osman Elbek
Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyesi



Kaynak: bianet.org