İSİG Meclisi Eylül 2017 İş Cinayetleri Raporu

  05.10.2017   1321 okunma   
Taşeron çalıştırma, sendikal örgütlenmeyi engelleme, üç kuruşluk işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerini almama... 
Eylül ayında en az 147, yılın ilk dokuz ayında ise en az 1485 işçi yaşamını yitirdi
 
 
İSİG Meclisi olarak büro faaliyetlerimizi yaklaşık beş yıldır Kimya Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi’nde sürdürüyoruz. Bu süreçte KMO kısıtlı imkânlarına rağmen her zaman işçi sağlığı ve iş güvenliği mücadelesinin yanında oldu. Geçtiğimiz günlerde Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın talebi üzerine açılan davada Ankara 24. Asliye Hukuk Mahkemesi KMO Yönetim Kurulu’nun görevine son verilmesine, oda seçimlerinin oda ana yönetmeliğine göre yenilenmesine karar verdi. Şu an temyiz süreci sürüyor… Bizler İSİG Meclisi olarak KMO’nun bilim ve tekniği halkın yararına sunan mücadelesinin her zaman yanındayız. KMO susmayacak, TMMOB susmayacak…
 
Süreç ile ilgili olarak bkn. Kimya Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Görevinin Başındadır! http://www.kmo.org.tr/genel/bizden_detay.php?kod=3548 
 
Başbakan  Binali Yıldırım,  Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) 10. Avrupa Bölge Toplantısı açılış töreninde bir konuşma yaptı. Burada “Şimdi işyeri, işin devamı, işverenin ne kadar sorumluluğundaysa, çalışanların, çalışanları temsil eden sendikaların da o kadar sorumluluğundadır” diyerek klasik ‘aynı gemideyiz’ söylemine başvurdu. Sermaye ile emek ya da gündelik dilde ifade edersek işçi ile patron aynı gemide değildir. Türkiye’de patronlar her geçen gün zenginleşirken işçiler yoksullaşmaya devam ediyor. Geçen hafta Türk-İş dört kişilik bir ailenin yoksulluk sınırının 4960 TL olduğunu açıkladı ve bu ülkede asgari ücret 1404 TL. Yani yoksulluk sınırı asgari ücretin 3,5 katı. Bu paralar zenginlerin bir gece verdikleri yemek masrafı kadar neredeyse. Peki nasıl aynı sorumluluğa sahibiz sayın Başbakan?
 
Yine Başbakan hem sendikalaşmayı savundu hem de kamudan atılmaların hepsinin meşru olduğunu ifade etti. Oysa sendikalaştığı için işten atılan binlerce işçi var. Atanan kayyımlar tarafından atılan işçiler, örgütlenme faaliyeti yürüttüğü için hapse atılan TÜMTİS’liler varken, işlerine iade edilmek için açlık grevinde olan Nuriye ve Semih’e karşı yapılan hukuksuzluklar sürerken, ardı ardına grevler yasaklanırken ve iş cinayetleri katliam boyutuna varmışken bu konuşmada söylenenler aklımızla alay etmektir, gördüklerimizle alay etmektir.
 
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Jülide Sarıeroğlu da geçen hafta “İş Sağlığı ve Güvenliğinin Geliştirilmesi Projesi”nin bir oteldeki kapanış konferansına katıldı. Burada iş kazaları ve meslek hastalıklarıyla ilgili istatistiklere ulaşılamadığı yönündeki iddialara ilişkin olarak “Bu istatistiklerin güvenilirliği anlamında ufak bir kuşku ve boş bir nokta söz konusu değil. Bakanlık olarak istatistik anlamında herhangi bir sıkıntı olmadığını, Türkiye’nin geleceğine dair bütün politikaları istatistiksel verilerle ortaya koyduğumuzu belirtmek istiyorum” dediniz. İyi de sayın Bakan dört ay süren ‘sıfır kaza projesi’nde en az 753 iş cinayeti tespit ettik ve bu ölümlerin en az 167’si de kampanyanın ekseninde yer alan inşaatlarda gerçekleşti. Size somut sorular yönelttik fakat hala cevabını alamadık. Hatırlatalım:
 
1- Devlette devamlılık esastır. Eski Bakan Müezzinoğlu’nun başlattığı ‘Sıfır Kaza Deklerasyonu’ndan haberiniz var mı? Haberiniz var ve kampanyaya devam ediyorsanız bu konuda neden açıklama yapmıyorsunuz ya da yapacak mısınız?
 
2- Kampanya sürecinde (13 Mayıs-12 Eylül) hem genel olarak hem de kampanyanın ekseni ilan edilen inşaat işkolunda kaç işçi yaşamını yitirmiştir?
 
3- Bu kampanya çerçevesinde işçi ölümlerinde geçmiş yıllara göre bir azalma meydana gelmiş midir?
 
4- Bu kampanya için ayrılan bütçe ne kadardır? Ne kadarı hangi işler için kullanılmıştır?
 
5- Bu dönemde inşaatlardaki ne gibi önlemler alınmış ve hangi şehirlerde kaç denetim yapılmıştır? Sonuçları nelerdir?
 
Türkiye’de sendikal mücadeleye baskı 12 Eylül süreci ile yarışmaktadır. Taşeron çalıştırma, ücretler, işçi eylemlerine müdahale, sendikal örgütlenmeyi engelleme, üç kuruşluk işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerini almama, çocuk işçilik, göçmen işçilerin yaşam sorunları, kadın işçilere dönük her alanda sömürü... onlarca örnek verilebilir. Ancak diğer yandan da sendikal direnişlerden tutun da çocuk ve göçmenleri de içine alan saya işçilerinin eylemleri ülkemiz geleceğine dair önemli deneyimler olarak yaşanmakta ve birçok şehirde adını bilmediğimiz işçi kardeşlerimizin ışık tutan eylemleri sürmektedir. 
 
***
 
 
İş cinayeti bilgilerinin yüzde 90’ını ulusal/yerel basından, yüzde 6’sını işçilerin mesai arkadaşlarından/yakınlarından, yüzde 3’ünü hekimlerden/mühendislerden ve yüzde 1’ini ise sendikalardan öğrendik. Her gün güncellenen bilgiler ışığında 2017 yılının ilk dokuz ayında yaşanan iş cinayetleri şöyle:
 
Ocak ayında en az 161 işçi,
Şubat ayında en az 133 işçi,
Mart ayında en az 152 işçi,
Nisan ayında en az 151 işçi, 
Mayıs ayında en az 147 işçi, 
Haziran ayında en az 170 işçi,
Temmuz ayında en az 207 işçi,
Ağustos ayında en az 217 işçi,
Eylül ayında ise en az 147 işçi yaşamını yitirdi…
 
2017 yılının ilk dokuz ayında iş cinayetleri sonucu en az 1485 işçi kardeşimiz aramızdan ayrıldı…
 
 
 
6331 Sayılı İSG Yasası çıktıktan sonraki yıllarda ilk dokuz ayda iş cinayetleri şöyle;
 
2013 yılının ilk dokuz ayında en az 881 işçi,
2014 yılının ilk dokuz ayında en az 1451 işçi,
2015 yılının ilk dokuz ayında en az 1319 işçi,
2016 yılının ilk dokuz ayında en az 1464 işçi,
2017 yılının ilk dokuz ayında ise en az 1485 işçi yaşamını yitirdi...
 
 
 
Eylül ayında yaşamını yitiren 147 emekçinin 112’si işçi, memur statüsünde çalışan ücretlilerden; 21’i çiftçilerden/küçük toprak sahiplerinden ve 14’ü esnaflardan olmak üzere 35’i kendi nam ve hesabına çalışanlardan oluşuyor...
 
 
 
Eylül ayında iş cinayetlerinin işkollarına göre dağılımı şöyle;
 
Tarım, Orman işkolunda 40 işçi; İnşaat, Yol işkolunda 27 işçi; Taşımacılık işkolunda 14 işçi; Ticaret, Büro işkolunda 12 işçi; Konaklama, Eğlence işkolunda 10 işçi; Madencilik işkolunda 7 işçi; Metal işkolunda 7 işçi; Belediye, Genel İşler işkolunda 7 işçi; Tekstil, Deri işkolunda 5 işçi; Enerji işkolunda 5 işçi; Gıda, Şeker 3 işçi; Gemi, Tersane işkolunda 2 işçi; Sağlık, Sosyal Hizmetler işkolunda 2 işçi; Ağaç, Kâğıt işkolunda 1 işçi; İletişim işkolunda 1 işçi; Savunma, Güvenlik işkolunda 1 işçi ve çalıştığı işkolunu belirleyemediğimiz 3 işçi yaşamını yitirdi...
 
 
 
Eylül ayında iş cinayetlerinin nedenlerine göre dağılımı şöyle; 
 
Ezilme, Göçük nedeniyle 31 işçi; Trafik, Servis kazası nedeniyle 31 işçi; Şiddet nedeniyle 22 işçi; Yüksekten Düşme nedeniyle 18 işçi; Elektrik Çarpması nedeniyle 13 işçi; Kalp Krizi, Beyin Kanaması nedeniyle 13 işçi; Zehirlenme, Boğulma nedeniyle 5 işçi; ve diğer nedenlerden dolayı 14 işçi yaşamını yitirdi...
 
 
 
Eylül ayında iş cinayetlerinin yaş gruplarına göre dağılımı şöyle;
 
14 yaş ve altı yaş grubunda 6 işçi,
15-17 yaş grubunda 2 işçi,
18-27 yaş grubunda 19 işçi,
28-50 yaş grubunda 75 işçi,
51-64 yaş grubunda 27 işçi,
65 yaş ve üstü yaş grubunda 5 işçi,
ve yaşını bilmediğimiz/öğrenemediğimiz 13 işçi yaşamını yitirdi...
 
 
 
Eylül ayında ülkemizin 54 şehrinde ve yurtdışında iki ülkede işçi arkadaşlarımızı yitirdik...
 
9 ölüm Konya’da; 8’er ölüm Ankara ve İzmir’de; 7 ölüm Manisa’da; 6’şar ölüm Antalya, Denizli ve İstanbul’da; 5 ölüm Gaziantep’te; 4’er ölüm Bursa, Düzce, Kahramanmaraş, Kastamonu, Sakarya, Samsun ve Tekirdağ’da; 3’er ölüm Aksaray, Hakkari, Kocaeli, Muğla, Şanlıurfa ve Zonguldak’ta; 2’şer ölüm Adana, Balıkesir, Çanakkale, Edirne, Eskişehir, Hatay, Karaman, Kırklareli, Niğde, Osmaniye ve Trabzon’da; 1’er ölüm ise Adıyaman, Ağrı, Amasya, Aydın, Bingöl, Bitlis, Bolu, Çankırı, Diyarbakır, Erzincan, Erzurum, Isparta, Karabük, Kayseri, Malatya, Mersin, Muş, Ordu, Rize, Siirt, Sinop, Uşak, Azerbaycan ve Suudi Arabistan’da yaşandı…
 
***
 
2017 / Eylül ayında yaşamını yitiren Özkan Öz, Saki Özkan, Yüksel Demir, Hüseyin Özkaya, Mehmet İnci, Bekir Güllü, Kadir Çam, Halil Uysal, Abdullah Sevinç, Abit Akdağ, Perihan Karakeçili, Rafet Telli, Fahrettin Gök, Arif Gürsoy, Ali ., Gülizar Kartal, Niam Çatkari, Hasan Yılmaz, Dursun Kaya, Ökkeş Yanar, Habib Geçer, Ahmed el-Muhtar Muhammed, Mahbup Er, Feti Yetkin, Mehmet Avcı, Kemal Sarı, Osman Sarı, Necla Ükünç, Abdullah İspir, Yaşar Çelikoğlu, Songül Çapat, Perihan Akın, Hasan Doğan, Mithat Uzundal, Azizullah Beryal, Hasan Yıldırım, Seydi Mintaş, Ahmet Kocalar, Kadir Öztürk, Ali Doğan Akdeniz, Şükrü Karadeniz, Mehmet Emin Çevik, Yusuf Koçak, Ömer Yeşilyurt, Kubilay Ak, Hasan Keteş, Ramazan Yalçın, Mehmet Yılmaz, Hayrettin Carık, Mustafa Kafaoğlu, Servet Kaplan, Hanım Birgül, Ali Karakoyun, Mustafa Dikoğlu, İsrafil Sarı, Turan Bektaş, Alaaddin Paçal, Adem Yardımcıoğlu, Mehmet Uygun, Bahriye Üngeç, Metin Akçay, Mevlüt Akçay, Hüseyin Koç, Mehmet Öztürk, Mücahit Cangül, Ayşin Şenoğlu, Salim Haksever, Murat Sarıcaoğlu, Muharrem Ç., Rifai Yaşın, Mustafa Savcı, Yusuf Doğan, Hüseyin Bircan, Fatih Özbakır, Ferhat Açıkel, Hüseyin Göze, Adem Kormalı, Raif Kaya, Turan Durmaz, Hasan El Hayan, Mohommed Nabi Turkman, Ercan Özer, Osman Soylu, Feridun Yamanlar, Cihan Bulut, Samet Çukur, Adem Dil, Ahmed El Nayf, Vedat Akbaş, Fahri Güney, Bilal Tümkaya, Erol Öztürk, Hasan Aksoy, Ercan Erdoğan, Bahaettin Shıhan, Mustafa Dağdeviren, Ahmet Gül, Hasan Çevik, Tayfun Sarı, Aytaç Toplayıcı, Adem Besler, Mevlüt Ergün, Ahmet Sezer, Ömer Durdu, Hazım Şahin, Sabri Özdel, Ali Eryılmaz, Kadir Deveci, Mahmut Deveci, Osman Gömeç, İsmail Erkan, Nurettin Şekerci, Ömer Faruk Göksu, Bilal Yeşilmen, Veysel Yeşilmen, S.A., Cüneyt Elik, Erman Yıldırım, Furkan Yıldırım, Hayati Tüylü, Emin Uzgidiş, Veysi Kanat, Abdulhafiz Filiz, Atilla Çılğı, Hamit Terzi, Mustafa Aran, Vehbi Yamaner, Ali Çetin, Hayriye Çağan, Nilüfer Kayar, Ahmet Korkmaz, Hüseyin Altuntaş, Mustafa Özpınar, Mevlüt Demir, Ayhan Tekin, Ferhat Kılıç, Levent Pektaş, Muhammed Hacderviş, Mahmut Birlik, Ahmet Gökkaya, Vecihi Aksoy, Murat Menci, Osman Topal ve ismini öğrenemediğimiz dört işçiyi saygıyla anıyoruz!
 
İletişim
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi