Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde sağlıkta şiddet protesto edildi

  10.10.2017   3685 okunma   

Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde hasta karşılama görevlisi olarak çalışan Erdi Yiğit’in hasta yakınlarınca darp edilerek bıçaklanması Emek ve Demokrasi Güçleri tarafından protesto edildi

Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde 8 Ekim 2017 Pazar gecesi hastane acil servisinde hasta karşılama görevlisi olarak çalışan Erdi Yiğit hasta yakınlarınca bıçaklandı. Yiğit’in tedavisi yoğum bakımda sürüyor. Bu saldırının ardından bugün (10 Ekim) İstanbul Tabip Odası ile Sağlık Emekçileri Sendikası Şişli Şubesi, hastane önünde bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Evrensel’in haberine göre açıklamaya Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Üyesi Prof. Dr. Taner Gören, İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Hakan Hekimoğlu ve SES Şişli Şube Başkanı Fadime Kavak katıldı. “Artık yeter! Sağlıkta şiddet son bulsun” pankartının açıldığı açıklamada, “Sağlıkta şiddet ölüm getirir”, “Sağlıkta taşeron ölüm demektir”, “Sağlıkta şiddet istemiyoruz”, “Sağlıkta şiddet sona ersin” sloganları atıldı. Açıklamada bir hasta karşılama görevlisi de sembolik olarak sedyeye yatırıldı.

“Sağlıkta şiddetin çözümü daha fazla polis yığmakla olmayacak”

Sağlıkta şiddetin esas sebebin sağlıkta dönüşüm politikaları olduğuna dikkat çeken SES Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi İş Yeri Temsilcisi Fadime Kavak, “Bu politikaların bizim payımıza düşen kısmı, şiddet, angarya, ve iş yükü olmuştur. Yıpranıyoruz, yıpranma paylarımızı alamıyoruz. Sağlık çalışanlarına şiddetin çözümü hastaneye daha fazla polis yığmakla olmayacak. Bir problem varsa bu çalışanlardanmış gibi lanse edilmemeli. Sağlık koşullarımızı düzenlenmeli. Güvenliğimiz bakanlık sorumluluğundadır” dedi.

Türkiye’de sağlık sisteminin en önemli sorununun sağlıkta şiddet olduğuna değinen TTB Merkez Konsey Üyesi Prof. De. Taner Gülseren, TTB’nin yıllar önce sağlıkta dönüşüm politikalarının şiddetle sonuçlanacağını ön gördüğünü söyledi. Türkiye’de 700 bin civarında sağlık çalışanı olduğunu belirten Gülseren şu açıklamalarda bulundu:

Yanlış politikalar sonucu sağlıktan nitelikli hizmet alamayan hasta ve hasta yakınları, tepki duygu durumu içine giriyorlar ve karşılarında doktor, hasta bakıcı, hemşire görüp ‘sebebi bunlardır’ deyip onlara saldırıyorlar. 2002’de başlayan dönüşüm politikasında ilk olarak performans değerlendirmesi yapıldı. Doktorlara ‘ne kadar hasta bakarsanız o kadar para kazanırsınız’ denildi. Devlet hastaneleri ticari sisteme dönüştü. Dünya Sağlık Örgütü ve Dünya Tabipler Birliği evrensel olarak bir hastaya en az 20 dakika ayırılmalı diyor. Ama Türkiye’de bu sağlık sisteminde günde 3 milyon insan muayene ediliyor. Hastaya ayrılan süre 5 dakika. 5 dakikada yanlış teknikler uygulanır, yeterli değil. Türkiye, dünyada acil servislere yılda nüfusundan daha çok hastanın başvurduğu ülke. Yılda 100 milyonun üstünde insan acillere başvuruyor. Bu kadar kadroyla bu insanlara nasıl yetişebilir? 100 milyon insanın sadece yüzde 20’si gerçek acil. Normalde randevu alamayan insanlar acile geliyor ve yüzde 20 gerçek acil gerekli tedaviyi alamıyor. Buna kışkırtılmış sağlık hizmeti diyoruz. Bir an önce sağlık sistemindeki çarpık gidişat ele alınmalı. Sağlıklı bir sevk zinciri yok. Sağlık Bakanlığı’nda acilen kriz masası oluşturulmalı ve sağlıkta şiddete tedbirler alınmalı uzun vadede. Kısa vadede ise caydırıcılığı olan kanun maddelerinin konulması gerekiyor. Caydırıcılığı olan, sağlıkta şiddeti önleyen kanun maddeleri çıkarın. Bu hastane en çok şiddetin yaşandığı hastane; çünkü çok insan başvuruyor ve bunlara hizmet verecek yeterli kadro yok.

Açıklamada söz alan Disk Genel İş Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi Baştemsilcisi Fatma Deringöl ise “Birlik ve beraberlik içinde güvenle çalışmak istiyoruz” dedi.

“Şiddet olayı değil, terör olayıdır”

Sağlık Bakanlığı’nın adli vakalarda taşeron çalışanlara hukuki yardım yapmadığını belirten Hak-İş İstanbul İl Başkanı Hasan Sivri, “Sağlık çalışanları ve tüm kamu çalışanlarının görevi başında uğrayacakları saldırıların caydırıcı olmasını istiyoruz” dedi.

Açıklamada söz alan Memur Sen İstanbul İl Başkanı Durali Baki, Sağlık Bakanlığı’ndan sağlık çalışanlarına uygulanan şiddetin cezasının paraya çevirilmemesini ve ertelenmemesini talep etti. Baki, “Sağlık çalışanları verilen hizmet neticesinde şiddet, kin değil teşekkür ve saygı bekliyor. Şiddetin ve terörün ismi, sıfatı yoktur. Terörist hastanede de teröristtir. Bu şiddet olayı değil terör olayıdır. Hükümet aklını başına alsın” ifadelerini kullandı.

“Sağlıkta dönüşüm hastaneleri ticarileştirdi”

Ortak açıklamayı okuyan SES Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastane Temsilcisi Nilgün Şeşen Öncül, uzun zamandır “can güvenliği olmadan sağlık hizmeti sunulamaz” dediklerini belirterek sağlıkta şiddeti doğuran sebepleri ortadan kaldırmaya dönük talepleri yineledi. Öncül, “Sağlık alanını yap-boz tahtasına çeviren Sağlıkta Dönüşüm Programı sağlık alanını ticarileştirmiş, vatandaşı müşteri, hastaneleri kar-zarar mantığıyla yönetilen kurumlar haline getirmiş, iplik iplik dökülen bir sağlık ortamı içinde sağlık çalışanları her tür olumsuzluğun sebebi olarak görülen hedef tahtalarına dönüştürülmüştür” dedi.

“Günde 31 sağlık çalışanı şiddete maruz kalıyor”

Sağlıkta Dönüşüm Programı ile sağlık çalışanlarının güvenliğinin gözardı edildiğini söyleyen Öncül, resmi verilere göre Türkiye’de her gün 31 sağlık çalışanının şiddete maruz kaldığını şunları söyleyerek aktardı:

Bakabileceğinin çok üstünde hasta muayene eden, tutabileceğinden daha fazla nöbet tutmak zorunda kalan, her türlü olumsuz şartlarda görev yapmaya çalışan, gece gündüz demeden fedakarca mesleğini icra etmeye çalışan sağlık çalışanlarının sebep ne olursa olsun sözlü ve fiziksel şiddete maruz kalmasını kesinlikle kabul etmiyoruz. Türk Tabipleri Birliği’nce hazırlanan ve Türk Ceza Kanunu’na bu konu ile ilgili bir madde eklenmesini içeren ‘Sağlıkta Şiddet Yasa Tasarısı’nın bir an önce yasalaşması talebimizi yineliyor, yetkilileri bir an önce akılcı, yapısal adımlar atmaya davet ediyoruz. Sağlık ortamını para kazanılan hizmet sektörüne dönüştürenler, sağlık çalışanlarını iş güvencesinden yoksun, güvenliksiz ortamlarda, performansa dayalı, gece gündüz demeden çalıştırıp her türlü şiddete maruz bırakanlar, artık bu politikalarından vazgeçmelidir.


Kaynak: sendika.org / 10.10.2017