Zordur sağlık çalışanı olmak

  20.05.2019   1388 okunma   

Sağlıkta çalışan olmak her geçen gün zorlaşıyor. Sağlık çalışanı yüksek lisans da yapsa, doktorada yapsa aldığı maaş çok az.

7/24 saat ,bayram tatili, hafta sonu tatili olmamasına ve her türlü hayati risk ile karşıya kalmasına rağmen özlük haklarında beklediği iyileştirmeyi bir türlü alamadı.Sağlıkta şiddet olayları zaten hemen her gün yaşanır hale gelmekle birlikte, birde şiddet kadar duyulmayan riskleri de var sağlık çalışanın. Aktif tbc olduğu bilinmeyen hastadan kapılan tbc, menenjit gibi, yada trafik kazası ile gelen bir hastaya müdahale esnasında elinize batan iğneden bulaşabilecek bir çok hastalık nedeni ile. Sanırım sadece bu riskler dahi anlatIamamış  ki. Aynı acil klinikte, yogun bakımda, ameliyathanede birlikte çalıştığınız hemşireye 3600 ek gösterge verilmesi gündemde iken ebeye,ATT'ye, sağlık memuruna verilmesi söz konusu dahi edilmiyor ve yetkililerden 3600 ek göstergenin kapsamı konusunda bir açıklamada yapılmamaktadır. 3600 ek göstergenin sadece hemşirelere verilecek olması durumunda çalışma barışına etkileri ne olur, personelin kuruma aidiyet duygusu ne olur, çalışan memnuniyeti ne olur diye acaba düşünülmüş müdür? Sağlık çalışanı olmak bir kariyer planınızın olamaması açısından personeli mutsuz eden bir durumdur. Yukarıda da sözünü ettiğimiz üzere, yüksek lisans da yapsanız, doktora da yapsanız sağlık çalışanı iseniz hayatınızda değişen bir durum yoktur. Öncelikle üniversitelerin sağlık bölümlerine öğretim üyesi görevlisi olmak için çokta elzem değildir sağlık çalışanı olmak, Türkçe öğretmenliği bölümü mezunlar bile atanabilir. Bu tarz ilanlara rastlamak sıklıkla mümkün olmaktadır. Sağlık Bakanlığında da durum farklı değil. Resmi Gazete'de yer almasına rağmen, kadro cetvelinde yayınlanmadığı için alanında yüksek lisans yapan sağlık çalışanı uzman unvanı alamamakta ve 5 puan olan özlük hakkından da yararlanamamaktadır. Yine Resmi Gazete'de yer almasına rağmen birim sorumlularının uzmanlardan oluşması kriteri de maalesef sahada uygulanmamaktadır. Yıllarca çalışan sağlık personeli birim sorumlusu olamaz iken bakarsınız hastaneye dün gelmiş personel birim sorumlusu oluverir. Kriter ne liyakat ne. Ya da hastanenize dün gelmiş kişi hastanenize müdür, müdür yardımcısı olarak atanabilir. Kriter ne Liyakat ne. Hoş Sağlık çalışanı da olmaya gerek yoktur, memur olmaya da gerek yoktur sağlıkta müdür, müdür yardımcısı, uzman, başkan, başkan yardımcısı  olmak için. Sağlık çalışanın geçici görevlendirmelerinde de bir kriter yoktur. Hiç kimsenin gitmek istemediği bir yer ise açık olan pozisyon resen görevlendirme yapılır. El mecbur gidersiniz arkanızda bir dayınız olmadığı için. Gitmeseniz ne olacak sendikanız bile yanınızda durmaz. Mecburen devletin ihtiyacı görülecek denir. Ancak, PDC'sinin çok üstünde eleman çalıştıran il-ilçe sağlık müdürlüğü ve ADSM'lerde yıllarca süren geçici görevlendirilmelerin hangi kriter ve liyakat esas alınarak yapıldığını bilen var mı? Görevlendirme yazısını yazdıranlar dışında.Hizmet puanı mıdır esas alınan, mezuniyet durumu mudur esas alınan. Sağlıkta idarecinin taktir yetkisini kullanması da sınırsızdır. Resmi Gazete'de yer almasına rağmen sorumlu hemşireler nöbet tutamaz diye nöbet tutturulur, birim sorumluları uzman olması gerekir denmesine rağmen bu kriter uygulanmaz, sağlık çalışanı hukuk büro, personel özlük v.b alanı dışında çalışmasın denmesine rağmen kimse uygulamaz.Mümkün olduğunca, 25 yıl ve üzeri sağlık çalışanı nöbetsiz birimlerde çalıştırılsın denmesine rağmen, eğitim, kalite, enfeksiyon kontrolü, gebe okulu, diyabet eğitimi v.b bölümler de görevlendirilmelerde bu kritere bakılmaz ve kriter ne liyakatin ne olduğunu sadece görevlendirenin ve görevi alanın bildiği bir sistemi vardır. Kuruma yeni başlayan, 25 yılını doldurmamış personelin yetkin olduğuna nasıl karar verir bir iadreci bu birimlere görevlendirme yaparken. Bu durum kurumda çalışan personelin menuniyetini ve aidiyet duygusunu nasıl etkiler. Sağlıkta açılmayan görevde yükselme sınavını beklemek de ayrı bir muallaktır.2 yılda bir yapılması gereken sınav zaten yapılmaz. Yapılsa da zaten , müdür, müdür yardımcılığı,başkan, başkan yardımcılıkları,uzman , müfettiş ve müfettiş yardımcılığı, deneticilik kadroları bu kategoriye girmez. Keşke bu kadrolara atamalar Görevde yükselme sınavını kazanların arasından seçilerek yapılsa. Ozaman belki dilinizden düşmeyen liyakat kelimesi anlam bulur. Özellikle taşra dediğimiz küçük illerde sağlık tüm halkın ilgilendiği bir konudur. Sağlıkta yapılan liyakatsız görevlendirmeler, atamalar, sağlık kuruluşlarında yaşanan sorunlar heme her ortamda konuşulur ve dillenir.Bu durumda halkın oy verme işlemleri esnasında tercihlerini de etkilemektedir.Peronel üzerinde otorite oluşturulurken sürekli olarak siyasilere olan yakınlığını ile getiren yöneticiler, benim isteğim dışında bu hastanede, bu il sağlıkta kimse hiç bir şey olamazdiyen yöneticiler, mesaisi haricinde kuruma uğramayan ancak siyasi mekanizma içersinde olanlar ile hastaneye gelen yöneticiler içinde illerde seçim kaybedilmesi değerlendirme kriteri olsun.  Sonuçta bir ilin tamamına yakını kaybedilmişse ve o ilde sağlıkta yaşan geçici göevlendirmler, hastanelerde yaşanan sorunlar, yönetici mobingi, torpil ev sohbetlerine kadar indi ise elbette seçim kaybedilmesinde il sağlık müdürlüğü ve hastane yöneticilerinin katkısı azımsanamaz. Sağlıkta yönetici olarak atanaların değerlendirilme kriterinden biri de neden o zaman seçim kaybedilmesi olmuyor. İşin en tuhaf yanı da seçim kaybedilmiş il de yeni atama yapılacak olan yöneticilerin atanma kriteri. Atanması planlanan yöneticilerden bazen miletvekilinin dahi haber olmuyor.  Sendikaların yukarıda bahsedilen durumları gündeme getirmemesi ve müdahael etmemesi ise sağlık çalışanları açısından ayrı bir sorundur. Anlayacağınız zordur sağlık çalışanı olmak. Sağlıkta yönetici olmakda daha veballidir esasen. Tüm bunları uygulmadan yapılan yöneticilik sonucunda alınan ahlar veballeri de ödemek zorudr.

kaynak: saglikpersoneli.com.tr/18.05.2019