Bir hekimin gözünden 'Sağlıkta Vahşet' analizi

  09.10.2018   1465 okunma   

Hekimlerin yaşadığı psikolojik, fiziksel şiddete okuyucularımız da sessiz kalmadı. Medimagazin haber servisine ulaşan bir okuyucumuz hazırladığı ‘Sağlıkta Vahşet’ raporunu iletti.Okuyucunun gözünden Türkiye’de sağlıkta şiddetin dünü, bugünü, yarını.

Medimagazin’de ana sayfadaki   haberlerin  çoğu epeydir   doktor ölümü, doktora saldırı ve doktorların intiharları ile ilgili. Bu benim canımı çok yakıyor!  

Ülkemizde son yıllarda sağlık sunumundaki değişikliklerin vardığı noktalardan biride ne yazık ki sağlıkta   şiddet değil,’’Sağlıkta  Vahşettir’’.Meydana gelen olayları başka bir şekilde adlandırmak ,olayı en basit deyimiyle hafife almaktır.Sağlık çalışanlarına yapılan sözlü,fiziksel ve psikolojik saldırılar her gün  binleri bulmaktadır.Biz çoğu talebimizden vazgeçtik,artık işimizi yaparken ölmek istemiyoruz. Doktorlara yapılan bu saldırılar neden hafife alınıyor anlamak mümkün değil.Beyaz Kod,Alo 113 gibi tedbirler ne kadar başarılı sonuç verdi ,bilgimiz yok.Biz vardığımız noktaya bakınca durumun  gidişatının iyi olmadığını görüyoruz.Bu arada yıllar içinde nasıl  buralara geldik bir bakalım.
--1988 yılında Dr. Edip Can Kürklü tedavi ettiği bir hastasının yakını tarafından  öldürüldü,
--2005 yılında Dr. Necip Göksel Kalaycı  tedavi ettiği bir hastasının yakını tarafından  öldürüldü,
--2008 yılında Dr. Ali Menekşe  bir hastası tarafından öldürüldü,
--2012 yılında Dr. Ersin Arslan tedavi ettiği bir hastasının yakını tarafından  öldürüldü,
--2012 yılında Dr. Melike Erdem  SABİM üzerinden oluşturulan psikolojik baskı yüzünden yaşamına son vermiştir,
--2015 yılında Dr. Kamil Furtun   tedavi ettiği bir hastasının yakını tarafından  öldürüldü,
--2015 yılında Dr. Aynur Dağdemir  yanında çalışan eski eşi  nişanlısı tarafından öldürüldü,
--2016 yılında Dr. Abdullah Biroğul  PKK tarafından öldürüldü,
--2017 yılında Dr. Metin Güneş eskiden yanında çalışan personelin eşi tarafından öldürüldü,
--2017 yılında Dr. Hüseyin Ağır eskiden yanında çalışan hemşirenin eşi tarafından öldürüldü,
--2017 yılında  Dr.Muhammed Said Berilgen bir medikalci tarafından silahla makamında öldürüldü.
--2017 yılında Kasım ayında üç doktor birden intihar etti.
--2018 yılında Dr. Bahattin Ahmet Yalçın’a hastanın babası kaldırım taşıyla saldırdığı bildirildi.Dr.Ağır yaralı.
--2018’in ilk 5 ayında 4 bin 706 sözel şiddet, bin 605 fiziksel şiddet olmak üzere toplam 6 bin 311 şiddet başvurusu yapıldı.
--Son olarak Dr.Fikret Hacıosman  öldürüldü.

Akılda kalanlar yukarıdaki isimler,anımsayamadığım meslektaşlarımızın ailelerinden özür dilerim.Bu kadar kayıp veren başka bir meslek grubu var mıdır?(Şehit olan askerlerimiz ve polislerimiz hariç)Biz savaşan bir meslek mensubu değiliz.Ölümle mücadele eden,yaşatmaya çalışan bir meslek üyesiyiz.Bu durum normal dışıdır.Böyle sürmemelidir.Kamusal otorite,Sağlık Bakanlığımız veya  her kim bu konuda yetkili ise çözüm üretmelidir.Ya da biz sağlık çalışanlarından çözüm önerileri almalı ve hemen çözüme yönelik olarak harekete geçmelidir.’’Sıfır tolerans’’sağlık çalışanlarına yönelik suçlarda derhal uygulanmalıdır.Bu cinayetlerin failleri ne kadar ceza aldılar?Saldırıya uğrayıp ‘’ölmeden kurtulan’’  sağlık  çalışanlarına saldıranlar ne cezalar aldılar, bu cezalar caydırıcı mıydı?Kamu ve özel sağlık kurumlarında sağlık çalışanlarına yapılan bu saldırılara karşı alınan yeni ve farklı bir tedbir var mı?Bu konuda bilgi almak istiyoruz,suskunluk bize ne kadar yalnız  olduğumuzu fark ettiriyor.Kimin adına ve yararına çalışıyorsak onlardan destek beklememiz bizim hakkımızdır.
 Gerçekten bu saldırıları önlemek olanaksız mıdır?Ağır eğitimlerden ve yıpratıcı sınavlardan başarıyla geçip, meslek sahibi olunca mecburi hizmetle ödüllendirilip,sonra bir psikopat ya da sosyopat tarafından katledilmek ya da canımıza kıymak seçeneğini kullanmak  bizim kaderimiz mi oldu?Bu mudur vardığımız nokta!Böyle bir sonuç biz doktorların  ya da herhangi bir mesleğin kaderi olabilir mi?Başka çıkış yolu yok mudur?
    Çağdaş bir ülkenin her çalışanı gibi can güvenliği  ve mesleki uygulamalarımızda bilimsel kriterlere özgürce uymak istiyoruz.Bu güvenli koşulları  sağlamak elbette bizim görevimiz değildir.Ama kamusal otorite ile birlikte  başarılı olabiliriz.Biz her zaman elimizi uzatıyoruz,tutmak isteyen belki olur diye.Olur mu dersiniz?
Dr.Özcan Yılmaz

kaynak: medimagazin.com.tr/03.10.2018