Sağlıkta şiddetin nedenleri ve çözüm önerileri - Sinan Adıyaman

  04.08.2018   1813 okunma   

Türk Tabipleri Birliği Başkanı Sinan Adıyaman, sağlıkta şiddetin nedenleri ve çözüm önerileri üzerine yazdı.

Son yıllarda Türkiye’de sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin yaygınlaştığı ve yaygınlaşan şiddetin sağlık hizmet sunumunu ciddi biçimde etkilediği birçok kez dile getirilmiştir.

Kayıtlara göre her gün 30 sağlık çalışanı şiddete maruz kalmaktadır. Bu sayının çok daha fazla olduğunu, sözel şiddetin artık kayıtlara bile girmediğini biliyoruz.

Sağlıkta şiddet olaylarına hemen her toplumda rastlanmaktadır. Hasta ve hasta yakınlarının kaygı düzeylerinin yüksek olması, sağlık hizmetinin sunumunda güçlüklerin çok olmasının sözel ve zaman zaman fiziksel şiddete yol açabildiği belirtilmektedir. Bu nedenle hastanelerde, özellikle şiddet olaylarının sık yaşandığı acillerde hasta ve yakınlarının kaygılarını azaltacak, hizmet sunumunu kolaylaştıracak önlemler alınmaktadır.

Ancak Türkiye’de sağlıkta şiddet hizmetin sunulduğu hemen her alana, aile sağlığı birimlerinden, yoğun bakımlara kadar yayılmıştır. Şiddetin şiddeti de artmıştır. Sözel şiddet olağanlaşmış, kaldırım taşları kafalarda kırılmaya başlanmış, hastanede çalışanların gözü önünde hastaları katledilmiştir.

Sağlıkta şiddetin artışını kısmen kadına, çocuğa ve hayvana şiddet ve tacizle ilişkilendirmek mümkün. Şiddeti kutsayan, baskıcı politikalar ve gericileşme sonucu şiddet toplumda hızla yayılmaktadır. Diğer yandan sağlıkta uygulanan politikalar da şiddete yol açmaktadır.
 
Sağlıkta dönüşüm programı sağlığı piyasa koşullarına terk etmiştir. Hasta-hekim ilişkisi işletme-müşteri ilişkisine dönüşmüştür. Amaç sağlıklı bir toplum değil, çok hastalanan ve üzerinden para kazanılan toplumdur adeta. Tamamen müşteri memnuniyeti mantığı ile hasta ve yakınlarında beklentiler oluşturulmuştur. Beklediğini bulamayan, memnun olmayan müşteri zaten bir sürü para kazanan buna rağmen müşterinin istediği hizmeti vermeyen doktora cezasını vermektedir.

Hekimlerin ve sağlık çalışanlarını itibarsızlaştırma sürmektedir. Bakanlık müsteşarı özveri ile çalışan binlerce hekimi bir anda silip nitelikli 1500 hekim var diyebilmektedir.

Hekimin gözünün hastanın cebinde olduğunu iddia eden hükümet, çeşitli alanlarda hastalardan tahsil edilen katılım payları ile cepten ödemeleri artırmıştır. Finanse edilmeyen ve ulaşılamayan sağlık hizmeti hasta ve hekimi karşı karşıya getirmektedir.
 
Hekimler patron ve müşteri memnuniyeti için daha çok hasta bakma, işlem yapma baskısı altındadır. Kışkırtılmış talep nedeni ile, hastaların tanı, tedavi ve bilgilendirilmesine ayrılan süreç kısalmış, hizmeti niteliği düşmüş hasta-hekim iletişimi çok yara almıştır.

RAPOR VAR,  ADIM YOK
Sağık Bakanlığı uzunca bir süre sağlıkta şiddet olgusunu kabul etmemiş, şiddeti önlemeye yönelik kapsamlı ve sistematik bir program/politika oluşturmamıştır. 17 Nisan 2012 tarihinde Gaziantep’te genç bir göğüs cerrahı olan Dr. Ersin Arslan’ın bir hasta yakını tarafından bıçaklanarak öldürülmesinden sonra kurulan TBMM Araştırma Komisyonunun Ocak 2013’te yayımlanan raporunda yer alan öneriler dikkate alınmamıştır.

Bu raporda:

“Sağlık Bakanlığının gerek güvenlik tedbirleri, gerekse diğer pek çok uygulamayı hayata geçirmekle birlikte son yıllara kadar sağlık çalışanlarına yönelik şiddet konusunda temel bir politika oluşturmamış olması, sağlık çalışanlarının şiddete uğrama durumunda sorunu birbirinden farklı yöntemlerle çözmeye çalışmalarına neden olmuş, konuyla ilgili sistematik bir davranış modeli olmaması da hizmet alanların şiddet uygulama konusunda kendilerini rahat hissetmelerine neden olmuştur.

Sağlık hizmeti verilen tüm kuruluşlarda şiddete yönelik risk değerlendirmesi yapılmalı, sağlık

hizmetinin yoğun olarak verildiği ve hasta yakınlarının da fazla olduğu birimlerde uygun bekleme alanları sağlanmalı, hasta yakınlarının müdahale alanlarına girmesini engelleyecek düzenlemeler yapılmalı, çalışanlarının şiddete uğramasını engelleyecek güvenlik önlemleri ivedilikle alınmalıdır.
 
Topluma önder olan, rol model olan kişilerin; siyasiler, sanatçılar, toplum tarafından kabul edilen uzmanların sağlık çalışanlarına yönelik olumsuz söylemlerde bulunmamaları, hem mesleki saygınlığın korunması hem de bireylerin sağlık hizmetlerinden mümkün olmayan beklentilere girmelerini engelleyerek şiddeti azaltacaktır.

Topluma yönelik çözüm önerileri içinde şiddetin sorun çözme biçimi olarak görülmesinin engellenmesi en başlarda yer almaktadır. Toplumun şiddet ile sorun çözme biçiminin engellenebilmesi için eğitim düzeyinin artırılması, kamu spotları ile bilgi ve farkındalık artışının sağlanması gerekmektedir.

Bunun yanında önemli ve müdahale edilmesi gereken alanlardan birisi de bireysel silahlanmadaki artışın önlenmesidir.” denmektedir.

Bu başlıkların hiç birinde somut adım atılmamıştır.

ŞİDDETE KARŞI YAPTIRIM  YOK
Sağlık çalışanlarına yönelik şiddeti artıran unsurlardan birisi de, şiddeti uygulayan kişilerin cezalandırılmayacakları ya da önemsenecek bir yaptırımla karşılaşmayacakları düşüncesidir. 2 Ocak 2014 günü kabul edilen 6514 sayılı “Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” ile 3359 sayılı “Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu”na Ek 12. madde eklenmiştir. Ek madde ile, sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan personele karşı görevleri sırasında veya görevleri dolayısıyla işlenen kasten yaralama suçunun, 5271 sayılı “Ceza Muhakemesi Kanunu”nun 100. maddesinin üçüncü fıkrası kapsamında tutuklama nedeni varsayılan suçlardan olduğu düzenlenmiş, özel sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan personel de, bu görevleriyle bağlantılı olarak kendilerine karşı işlenen suçlar bakımından kamu görevlisi sayılmıştır. Bununla birlikte Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 100. maddesi uyarınca, tutuklama tedbiri hakimin takdirinde olup, kasten yaralama suçları dışında bırakılsa da, üst sınırı iki yılı geçmeyen yaralama suçlarında tutuklamaya karar verilememektedir.

Sağlık çalışanlarına yönelik şiddete asla hoşgörü gösterilmeyeceği, aksine şiddet suçlarının mutlaka cezalandırılacağı düşüncesinin yerleştirilmesi ve kamu sağlığını bozduğu için de ayrıca cezalandırılacağı düşüncesinin oluşturulması, önleyicilik açısından önemli bir adım olacaktır. Bunu sağlayabilmek amacı ile TTB, TCK’ye ek madde önerisinde bulunmuştur. Bu maddenin hızla yasalaşmasını talep etmektedir.

TTB’NİN KANUN ÖNERİSİ
Kamunun Sağlığına Karşı Suçlar Sağlık Hizmetini Engelleme:

1) Sağlık kuruluşlarında çalışan sağlık personeline karşı, sağlık hizmeti sunumu esnasında veya verilen sağlık hizmetinden kaynaklanan nedenlerle cebir, şiddet veya tehdit kullanan kişi, iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

2) Bu fiiller sonucu sağlık hizmeti kesintiye uğramış ise yukarıdaki fıkraya göre belirlenen ceza yarı oranında artırılır.

Sinan ADIYAMAN
Türk Tabipleri Birliği Başkanı


Kaynak: evrensel.net / 04.08.2018