5. maddeyi hazırlayan ve kabul edenlerin hekim olması çok hazin

  12.12.2018   1318 okunma   

Av. Mustafa Güler, başta 5. madde olmak üzere Sağlık Torba Yasası’nda kabul edilen bir kısım düzenlemenin yasamanın sınırlarının dışında olduğunu söyledi. “Bu derece ölçüsüz ve kaba bir yasayı görmemiştik” diyen Mustafa Güler, hekimlerin çalışma, eğitim, sosyal güvenlik haklarını engelleyen 5. maddenin Anayasa Mahkemesi’nden dönmesi gerektiğini kaydetti.

Mutlu Sereli Kaan

Sağlıkla İlgili Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un TBMM’de Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu’ndaki görüşmelerine Türk Tabipleri Birliği (TTB) Heyeti ile birlikte katılan TTB Hukuk Bürosu’ndan Av. Mustafa Güler, söz konusu kanunun bazı maddelerinin yasamanın sınırları dışında olduğunu söyledi. Sağlık Torba Yasası’nın son derece hukuksuz düzenlemeler içerdiğine dikkat çeken Güler, “Yasamanın böyle bir yetkisi yok. Yasama insanların sahip oldukları meslekleri yok eden bir düzenleme yapamaz. Sınavları başarmış, okulu bitirmiş, diplomamı almışım. Geçerli kurallara uygun biçimde sahip olduğum meslek, Meclisin alacağı bir kararla ortadan kaldırılamaz.” diye konuştu.

İçerik tartışması yok, cepheleşme var

Av. Mustafa Güler, Sağlık Torba Yasası’nın komisyon görüşmelerine ve yasanın içeriğine ilişkin olarak Tıp Dünyası’na değerlendirmelerde bulundu. Yasanın komisyon görüşmelerinin, “bir metin buraya gelmiş, bunu hızlıca çıkartalım” algısıyla yürütüldüğünü, metnin hayattaki etkilerine dair nitelikli bir tartışma yapma imkânının bulunmadığını anlatan Güler; her önerinin, kimden geldiği üzerinden bir cepheleşme ve karşıtlık ilişkisi içerisinde ele alındığını belirtti. Güler, TTB heyeti olarak komisyonda bu yasanın sadece hekimlerle ilgili olmadığını, herkesi çok fazla ilgilendiren bir yasa olduğunu, bu nedenle sırf yasaya karşı çıkanlar muhalefet olduğu için yasayı savunmak zorunda hissetmemeleri gerektiğini iktidarı savunan milletvekillerine de anlattıklarını ve komisyon üyelerini bu yönde tutum almaya davet ettiklerini aktardı. Mustafa Güler, komisyonun bütün gayretinin 5. maddeye yoğunlaştığının söylenmesinin yanlış olmayacağını ifade etti.

5. madde ayrımcı bir madde

Hekimlerin çalışma haklarını gasp eden 5. maddenin ayrımcı bir madde olduğuna dikkat çeken Güler; şöyle konuştu:
“Bunun;‘sarışınlar bundan sonra yolun solundan gidecekler ya da mavi gözlüler bundan böyle hekimlik yapamayacaklar’ demekten bir farkı yok. Hükümet, bu yasayı çıkarmakla; ‘ben bir kısım kitleyi cezalandırıyorum, bunları niye cezalandırdığıma iyi bak, ortada bir suç olmadan ceza veriyorum, her an seni de cezalandırabilirim’ demiş oluyor. Ben baktığım zaman bunları niye cezalandırdığını anlamadığım için hangi davranışıma dikkat edeceğimi de bilmiyorum. Ölçüt yok ortada. Burada şöyle diyor, tamam senin yaptığın suç olmayabilir. Senin suç olarak nitelendirebileceğimiz herhangi bir eylemin olmayabilir. Ama senin düşüncelerin, davranışların iktidara muhalif olduğu için ben seni terör örgütü ile ilişkilendirebilirim. Ne yaptığım zaman ilişkilendireceği de belli değil. İktidar, diğer insanlara da; bütün kaderiniz benim elimde mesajı veriyor.”

Nazilerde vardı böyle uygulamalar

Anayasa’da, savaşta bile insanların düşüncelerinden dolayı suçlanamayacağının belirtildiğine işaret eden Mustafa Güler, “Yasa, şeklen her şeyi yapabilir. Ama bu yasayı nasıl uygulayacaksınız? Nazilerde de vardı yasalar. Kıyafetlerinde Davut yıldızıyla gezdirdiler Yahudileri, avukatların yetkilerini aldılar, doktorların yetkilerini kısıtladılar… bütün bunları yasayla yaptılar. Tamam, gücü eline geçirdiği için yapabilir ama yaptığı şey onlarca yıl utanç olarak tepesinde kalır. Konuştuğumuz 5. madde de böylesine ayrımcı bir kuraldı ve bu ülkenin hak ettiği bir düzenleme değildidir, hukuken de, evrensel değerler açısından da yapılamayacak bir şeydir” diye konuştu.

Anayasa Mahkemesi’nden dönmek zorunda

Yasa yayımlandıktan sonraki 60 gün içerisinde Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvuracağını CHP’nin açıkladığını aktaran Güler, “AYM’den dönmek zorunda. Eğer başvuru reddedilirse, AYM kendi vücut bulduğu anayasayı inkâr eder, bundan sonra da başka bir şey yapmaması gerekir. Bu kadar hukuksuz bir düzenlemenin AYM’den dönmeyeceğini düşünemiyorum.
İktidar gücünün baskısı kararı belirleyebilir; ama bu takdirde Türkiye Cumhuriyeti rejiminin yeni karakteristiği daha da belirginleşmiş demektir. Demokratik hukuk devleti değil, otokratik bir cumhuriyete doğru tam gaz yol aldığımız ve yeni bir basamağı daha geçtiğimiz anlamına gelir” değerlendirmesini yaptı.

5. madde olmasaydı, başka şeyleri konuşuyor olacaktık

Bu derece hukuksuz bir madde olmasaydı, başta TTB Yasası ile ilgili düzenleme olmak üzere, mesleki örgütlenmenin derinliği, sağlıkta yaşanan şiddet, hastanelerin tıp fakülteleriyle ortak kullanımı, şehir hastaneleri yoluyla kamu kaynağının heba edilmesi ve rant aktarımı vb. gibi yasanın içinde yer alan farklı başlıklardaki pek çok konunun belki daha nitelikli tartışılabileceğini belirten Güler, şimdi bütün bunların görece geri planda kalmasını şu sözlerle değerlendirdi.
“Yaşam hakkı söz konusu olduğunda diğer bütün haklar ikincil kalıyor ya, onun gibi bir şey. İzbandut gibi bir adam üstüne saldırmaya başlıyor, sen canını kurtarmayı düşünür su içmeyi, yemek yemeyi aklına bile getirmezsin ya onun gibi. Öylesine hukuka aykırı bir madde getirdiler ki, onunla uğraşmaktan, diğerleriyle kimse yeterince ilgilenemedi. Bunlar da konuşuldu, hiç konuşulmadı değil, ama öncelikli mesele olamadı.”

TTB’nin yetkileri buharlaştırıldı

6023 sayılı Türk Tabipleri Birliği Yasası’nda yapılan değişikliğe de değinen Güler, burada yapılan şeyin tek başına bir meslek örgütünün yetkisinin kaldırılması değil, bir denetim yetkisinin buharlaştırılması olduğunu söyledi. Güler, “TTB’ye kızabilirsiniz, muhalif bulabilirsiniz, o nedenle yetkilerini azaltmak isteyebilirsiniz, bunu anlarız; bu durumda yetkiyi TTB’den alıp bir yere vermeniz gerek.

Hekimlerin ikincil çalışmaları tabip odalarının değerlendirme ve onayına tabi tutulmuş; sağlık hizmetinin iyi bir şekilde sunulamayacağı görüldüğünde bu çalışmaya izin verilmeyebileceği belirtilmişti. 1953 yılından bu yana mevcut olan bu yetki özelikle işyeri hekimliği alanının düzenlenmesinde, işyeri hekimliğinin kağıt üzerinde değil sahiden yapılması bakımından çok işe yaramıştı. Şimdi bu yetkiyi kaldırdılar. Başka bir kuruma da vermediler.

Yaratılan bu boşluk sanki hekimlerin çalışma özgürlüğünün önündeki sınırlamanın kaldırıldığı gibi sunuluyor kimi çevrelerce. Ama doğrusu bu değil. Böyle bir “sınırsızlık” hem toplumun aldığı sağlık hizmetlerinin niteliğinin hem de hekimlerin özlük haklarının korunmasına zarar verir. Zincir hastane sahibi, hekimin eline çantayı verip şube şube dolaştırmak isteyecek. Sağlık Bakanlığı’na ve o ildeki tabip odasına bilgi verilecek sadece. Ancak bu önleyici bir denetim sağlayamaz. Oradaki çalışmanın sağlık hizmetine olan etkisini değerlendirme imkânı olmayacak. Hastane zincirlerinin mobil ya da ucuz hekim ihtiyacını karşılayabilmek için böyle bir düzenleme getirdiler” dedi. Güler, TTB Yasası ile ilgili maddenin de AYM’ye taşınacağı bilgisini verdi.

Bu torbanın hekim imzası taşıması çok hazin

Güler, son olarak şu değerlendirmeyi yaptı:

“Böylesine ağır hukuksuzluklar içeren bir düzenlemenin altına imza atıp o komisyona getirenlerin ve bu görüşmenin şeklen içinde olan bir kısım komisyon üyesinin, onca muhalefete rağmen, bu durumu anlamlandırma çabasında olmamaları ve bu kişilerin hemen hepsinin de hekim olması gerçekten çok hazin.

kaynak: tipdunyasi.dr.tr/11.12.2018