'Neden birçok hekim can vermek için çıktığı yolda kendi canını veriyor?'

  19.03.2019   1347 okunma   

Tıp Bayramının 100. yılı kutlanırken birçok hekim 14 Mart'ı kendi pencerelerinden aktardı. İntern Dr. Pelin Öztürk de 14 Mart'ı sorduğu soruların cevapları ile değerlendirdi.

Dr. Öztürk'ün yazısında "Neden hala her sene birçok hekim, hekim adayımız mobbing, mesleki tatminkarsızlık gibi sebeplerle can vermek adına yola çıktığı kariyerinde kendi canını veriyor ?" sorusu dikkat çekti

'Neden birçok hekim can vermek için çıktığı yolda kendi canını veriyor?'

İntern Dr. Pelin Öztük'ün yazısı şu şekilde:

"Bu Tıp Bayramında da aklımda benzer sorular...
Neden beyaz önlüklü onca kişi bilim dışı bir sebeple üniversitelerin bölünmesinin zararlarını anlatabilmek için bir araya geldik ve neden bize hakederek kazandığımız üniversitelerimizde  böyle birşey yaşatıldı ?
Neden hayatını birilerine faydalı olabilmeye adamış genç beyinler zorunlu hizmet, mesleğini tam anlamıyla yapmasına engel olan kısıtlayıcı yasalar, her gün işleyişle ilgili küçük ama bürokratik engellere takılan sorunlara onlarca kez maruz bırakılıyor ?
 Neden bir hekimin canı bu kadar değersizleşiyor günden günde...
 Niçin ölüme kadar sonu olabilen ilaç şarlatanlıklarıyla halkı kandıranlara, aşı karşıtlıklarıyla toplumun sağlığını tehdit edenlere, doktora karşı şiddete teşvik eden propaganda yapanlara hala izin veriliyor bu ülkede ?
Dün Cerrahpaşa çocuk acilde doktora bıçak çeken hasta yakını nasıl bir zihniyetle yaklaşıyor hekime, cebinde bıçakla nasıl girebiliyor hastahanelere ?
 Neden hala kadın hekimlerimize “Hemşire hanım?, Pansumancı hanım!, Mmm şey canım,sen değil de doktor bey baksın...” gibi kadın hekim, cerrah olamazmış gibi yaklaşıyoruz?
 Doktorları koruyacak yasa düzenlemeleri ve  ülkedeki en büyük sorunlardan biri olan sağlıkta şiddet konusu neden devletin gündeminde gereken önemi görmüyor..
 Ülkemizin sağlık ayağının en cefakar yükünü çeken, bilimsel açıdan Türkiye’yi Dünya da hatrısayılır başarılara çıkaran üniversite hastahanelerine neden ödenek kısıtlaması yapılıyor? Neden dönem dönem Cerrahpaşa’da, Hacettepe’de Çapa’da yapılamayan tahliller mevcut oluyor ? Üçüncü basamak dediğimiz sağlık kuruluşlarına yapılmak istenen tam olarak ne ?
  Neden akıllarını düşünmek, sorgulamak üzerine bilimsel çalışmalara odaklandığında ülkemize daha hayırlı olacağı ortada olan bu genç beyinler tamamen ezbere dayalı TUS gibi bir yarışa maruz bırakılıyor? Ömrümüz boyunca yarışta olan bizler final çizgisini ne zaman göreceğiz huzurla ?
  Neden hala her sene birçok hekim, hekim adayımız mobbing, mesleki tatminkarsızlık gibi sebeplerle can vermek adına yola çıktığı kariyerinde kendi canını veriyor ?
 Neden sağlık sektörü diye bir kavram her geçen gün daha da literatürümüze yerleşiyor?
 Bizi yetiştiren, ömrünü bize adayan, kendi çocuklarından, ailesinden kıstığı zamanı bunca olumsuzluğa rağmen hala aydın, güncel, bilimsel gelişmeleri takip eden, hastasına kıymet veren,mesleğini hiçbir etki altında kalmadan layıkıyla gerçekleştirebilecek hekimler yetiştirmek üzerine adayan hocalarımız...
 Tüm bu sorunlara birlikte göğüs verdiğimiz asistan abi-ablalarımız, profesör, doçent, intörn arkadaşlarımız, tüm hekim ve hekim adaylarımız, hemşirelerimiz, tıbbi sekreterlerimiz...
Tıbbın değerinin ileride birgün anlaşılabilmesi ve daha çok kişiye faydalı olabilmesi adına emek veren tüm sağlık çalışanlarımız...
 İşte onlar iyi ki varlar..
 Tüm bunlara rağmen hala bayram mı ?
 Kutlu olsun..."

kaynak: medimagazin.com.tr/14.03.2019