Doktor canını zor kurtardı - Ayşe Yıldırım - Cumhuriyet Gazetesi

  25.08.2015   3009 okunma   
Büyük bir hışımla hastaneye daldı 50’den fazla polis. Çatışmalarda meslektaşları yaralanmıştı. Acil serviste o gün nöbetçi tek doktor Serdar Acar’a gittiler. Yaralı polislere müdahale için çatışma alanına götürmek istediler. “Hastaneyi bırakamam” dedi Acar, çünkü art arda yaralılar geliyordu, onlarla ilgilenmesi gerekiyordu. “Ambulans için 112’yi arayın, yaralıları hastaneye getirin” dedi. Der demez polisler başına silahı dayadı. İteleyerek arabaya bindirmeye çalıştılar doktoru... Sonra vazgeçti polisler ve arkadaşlarını hastaneye getirmeye karar verdiler. Tabii hastaneyi ablukaya alarak. Sivil yaralıların hastaneye getirilmesini engellediler, darp ettiler, hastane içinde rastgele ateş açtılar.
7 Ağustos günü sabah 06.00 sıralarında yaşanan bu olayları o gün Doktor Serdar Acar, Twetter hesabından tek tek anlatmıştı. Suç duyurusunda bulunmak için olayların dinmesini beklediğini söylemişti. “Hastanenin kamera kayıtlarında da her şey ortada” demişti.
Ne mi oldu? Öğrendiğimize göre ertesi gün güvenlik görevlileri tarafından ölümle tehdit edildi Doktor Acar. 2 yaşındaki çocuğu ve 9 aylık hamile eşiyle apar topar ilçeyi terk etmek zorunda kaldı. Suç duyurusunda bulunmaya bile zamanı olmadı. Peşinden hakkında “soruşturmanın gizliliğini ihlal”den soruşturma açıldı, görevinden uzaklaştırıldı. Yetmedi, Twitter hesabı kapatıldı.
Oysa 30 yaşındaki Doktor Acar, 4 yıl önce mezun olduğunda memleketi Silopi’ye gönüllü gitmişti. O gün sağlık personeli eksik olduğu için gönüllü olarak nöbetteydi. Türk Tabipleri Birliği Diyarbakır temsilcileri çok zor şartlar altında görevini yapan Acar’ın uğradığı baskı ve soruşturmaların bölgedeki tüm sağlık çalışanlarının da temel sorunu olduğuna dikkat çekiyor. TTB Diyarbakır Başkanı Şehmuz Gökalp, “Çatışmalı ortama derhal son verilmesi en büyük umudumuz” diyor.
Türk Tabipleri Birliği, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası, Türkiye İnsan Hakları Vakfı ve Türkiye Psikiyatri Derneği, bölgedeki çatışma ortamında görev yapan sağlık görevlilerinin durumunu incelemek için geçen hafta Nusaybin, Cizre, Silopi, Van, Bitlis ve Tatvan’ı dolaştı. Yazdıkları değerlendirme raporuna göre, Serdar Acar’ın başına gelenlerin yanı sıra tayinini isteyen, izne ayrılan ya da istifa eden yani bölgeden kaçan sağlıkçıların sayısı rekor düzeyde. Sağlık meslek örgütleri sorunların çözümü için, geçici Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu’ndan randevu talep ettiler. Ankara’nın sıcak ortamından fırsat bulabilirlerse bakana her şeyi anlatmayı planlıyorlar.
Ancak bakanın vereceği yanıtı şimdiden duyar gibiyiz:
“Cumhurbaşkanı yerine başkan seçseydik bu kaos yaşanmazdı.”

HDP’yi baraj altında bırakacak formül: Gözaltılar...

Son günlerde konuştuğumuz hemen tüm HDP’liler “Bu gidişle bırakın sandıkları korumayı seçim çalışması yapacak partili bulamayacağız” demeye başladı. Bölgede yaşanan olaylar bahane edilerek yaratılan gözaltı dalgalarına her gün onlarca HDP ve DBP yöneticileri, üyeleri ekleniyor. Daha dün Diyarbakır’da eşbaşkanlar gözaltına alındı. HDP hukuk komisyonu gözaltıları güncellemeye yetişemiyor. Komisyona ulaşan bilgilere göre sadece 24 Temmuz6 Ağustos tarihleri arasında Türkiye genelinde 1375 kişi gözaltına alındı. Bunların 675’i serbest bırakıldı, 192’si ise tutuklandı. 508 kişinin akıbetinin ne olacağı ise belirsiz. Onların ya gözaltı süreleri dolmadı ya da savcılığa ve mahkemeye sevk edilmeyi bekliyorlar.
6 Ağustos’tan bugüne yaşanan gözaltıları da bu listeye eklersek birilerinin “HDP’yi baraj altında bırakacak formülü bulduğu” ortaya çıkıyor.
Zaten bu formül de tutmazsa “başkanlık” için tek yol kalıyor; bütün HDP seçmenlerini seçimden önce gözaltına almak.

kaynak: cumhuriyet.com.tr/20.08.2015