Hastanede İş Cinayetine Ramak Kala - Dr.Coşkun Canıvar

  03.10.2013   4247 okunma   
Türkiye’nin en saygın tıp fakültelerinden birinde, bir işçinin göz göre göre ölüme gönderilmesinin, yaşamının iş uğruna ‘şansın’ ellerine bırakılmasının hikayesidir.
Olayın gelişimi:

İstanbul Tıp Fakültesi Acil Travmatoloji binasının zemin katında 14 Haziran 2013 günü yoğun yağış sonrası kanalizasyon suları taşarak, Çocuk Beslenme Polikliniği ve Acil Mikrobiyoloji Laboratuvarı içerisinde yaklaşık 40 cm yüksekliğe ulaştı. Hastanede taşeron firma üzerinden “temizlik işçisi” olarak çalışan işçiler olaya müdahale etmekle görevlendirildi. Hastane temizlik işçileri hiçbir güvenlik önlemi alınmadan ve kendi görev tanımlarının tamamen dışında olan lağım sularının içinde çalışmak zorunda bırakıldı. Öyle Türkiye’nin ücra bir köşesinden ya da merdiven altı çalışan bir atölyeden bahsetmiyoruz. Söz konusu olan bu ülkenin en köklü tıp fakültelerinden biri. Bu müdahale esnasında aralarında işçi Zafer Açıkgözoğlu’nun da bulunduğu işçiler lağımın içine girerek tıkalı olan kısmı açmakla görevlendirilmiş, takip eden günler içerisinde işçilerde bulantı, ishal, karın ağrısı gibi şikayetler ortaya çıkmış ve acile başvurmak zorunda kalmışlardı. Takip eden günlerde kanalizasyon kapağından içeri girerek çalışmak durumunda bırakılan işçi Zafer Açıkgözoğlu’nun klinik durumu kötüleşerek tekrar hastane başvurusu olmuş ve tablonun karaciğer yetmezliğine ilerlemesi üzerine yoğun bakıma alınmıştı. Bu gibi klinik tablolara sahip hastalara karaciğer naklinde öncelik tanındığı bilinmekle birlikte, olayın bir hastane tıp fakültesinde yaşanmış olması, oluşan aşırı hassasiyet, yoğun bakım yatışı sonrası Zafer Açıkgözoğlu’nun işçi arkadaşlarının olayda ihmal olabileceği yönündeki kaygılarının hastane yönetimine yansıması sonrası hastayı hayata döndüren karaciğer bulunarak nakil ameliyatı gerçekleştirilmiştir. Ameliyat sonrası bir müddet yoğun bakım ve sonrasında cerrahi servisinde yatırılan Zafer Açıkgözoğlu taburcu edilmiştir. Zafer Açıkgözoğlu’nun olaydan yaklaşık 3 ay öncesinde taşeron bir temizlik şirketi üzerinden hastanede işe başladığı ve olaydan yaklaşık 2 ay önce tıbbi atık taşıma esnasında eline enfekte iğne battığı da öğrenilmiştir.
 
İşçi Sağlığı Değerlendirmesi:

Bir üniversite hastanesinde yaşanan bu olay baştan sona işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunun nasıl hiçe sayıldığını net bir biçimde orta koyan vahim bir örnektir. Kanalizasyon tıkanıklığı, İSKİ’nin bu konuda eğitimli olan işçileri tarafından, çevresel ve kişisel korunma önlemleri alınarak müdahale edilmesi gereken bir olaydır.
 
Ancak taşeron işçiler, hastane yönetimi tarafından görev tanımlamaları dahi yapılmayan, adeta ilgili ilgisiz her işin yaptırılabileceği çalışanlar olarak görüldüğü için bu kadar tehlikeli bir alanda dahi görevlendirilmekte tereddüt edilmemiştir. Sağlıkta Dönüşüm Programı ve taşeron çalıştırma politikalarının sonucu gelinen bu noktada, topluma sağlık hizmeti sunmakla görevli sağlık kuruluşlarında dahi insan hayatının nasıl hiçe sayıldığı açıkça ortadadır. Mevcut sağlık sisteminin bir üniversite hastanesinde öğretim üyesi ve hekim kimliği taşıyan hastane yöneticilerini adeta şirket yöneten ve her şeyi maliyet unsuru olarak algılayan patronlara dönüştürdüğünü görmekteyiz. Nitekim Kamu Hastane Birlikleri Yasası’nın getirdiği düzenlemelerle hastanelerin doğrudan ‘ceo’lara teslim edildiği düşünülürse sağlık kuruluşlarında işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda bizleri daha önemli sıkıntıların beklediği açıkça görülmektedir.
 
Sağlık çalışanları, enfeksiyon risklerinden işyerinde maruz kalınan mobbinge kadar, uzun ve yoğun çalışmanın yarattığı stresten iyonize radyasyon maruziyetinin risklerine kadar, mesleki kas iskelet sistemi hastalıklarından kimyasal maddelerin oluşturduğu risklere kadar daha birçok başlık altında sayılabilecek sorunlarla karşı karşıyadır. Meslek hastalıkları ve iş kazaları bu alanda ciddi bir işçi sağlığı ve iş güvenliği mücadelesi gerektirmektedir. Bu anlamda kurmaya çalıştığımız hastanenin tüm bileşenlerini içerecek olan Çapa İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin bu alandaki faaliyetlerinin çok değerli olacağını düşünüyorum. 6331 sayılı İşçi Sağlığı ve Güvenliği Yasası’nın getirdiği yeni uygulamaları da etkin bir şekilde kullanarak tüm sağlık kuruluşlarında işçi sağlığı konusunu gündemde tutmanın ‘hayati’ önemi olduğunu görmekteyiz.
 
Takip ve Dayanışma Niçin Gerekli?
Bu hastanede temizlik işçisi olarak asgari ücretle işe girmeden önce bütünüyle sağlıklı olan işçi Zafer Açıkgözoğlu şimdilik ölmediğine şükrederek, yaşam süresi ciddi bir biçimde etkilenmiş bir biçimde, artık bir nakil hastası olarak yaşamına devam etmek zorundadır…
 
Bu yazıyı okuyanlar Zafer Açıkgözoğlu’ndan haberdar olmuş oldu. İstanbul Tıp Fakültesindeki işçi arkadaşları, sendikalar, dernekler ve tabip odası temsilcileri ile ÇAPA İşçi Sağlığı ve Güvenliği Meclisi bu duruma müdahil olunca sorun görünür hale geldi. Hastane refleks gösterdi ve Zafer Açıkgözoğlu’na karaciğer nakli yapılarak çıkan vahim sonuç ölüme dönüşmeden sonlandı. Ya hiç sahip çıkılmayan, haberdar olunmayan ve haber dahi olamayan Zafer Açıkgözoğlu gibi nice işçiye ne olmuştur dersiniz?

* İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi

kaynak: guvencelicalisma.org/02.10.2013